İçinde çal olan 7 harfli 31 kelime var. İçerisinde ÇAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çal olan kelimeler listesine ya da Sonu çal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ÇAL
2 Harfli Kelimeler
AÇ, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇALINTI
-
-
Çalınmış olan
- "Çalıntı otomobil."
-
Çalınmış olan
- KALÇALI
-
-
[sıfat]
Kalçası geniş olan
-
[sıfat]
Kalçası geniş olan
- ALÇALTI
-
-
[isim]
Yüksekliği az olan alan
-
Küçük düşürme, hor görme, zillet
-
[isim]
Yüksekliği az olan alan
- ÇALILIK
-
-
[isim]
Çalısı çok olan yer
- "Bağ tarafında, çalılıkların arkasına gizlenmiştim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Çalısı çok olan yer
- ÇALGICI
-
-
[isim]
Çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse
- "Gelin oyuna kalktığı zaman, çalgıcılara bin lira verdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse
- ÇALACAK
-
-
[isim]
Yoğurt mayası
-
[isim]
Yoğurt mayası
- FIRÇALI
-
-
[sıfat]
Fırçası olan
-
[sıfat]
Fırçası olan
- ÇALINMA
-
-
[isim]
Çalınmak işi
-
[isim]
Çalınmak işi
- ÇALÇENE
-
-
Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
- "İhsan Hanım, altmış beş yaşlarında çalçene, dedikoducu bir kocakarıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
- ÇAÇALIK
-
-
[isim]
Çaçanın işi
-
[isim]
Çaçanın işi
- PARÇALI
-
-
[sıfat]
Birden çok parçadan oluşmuş
- "Parçalı etekler moda."
-
Mobilyacılıkta, parçalara ayrılarak yeniden başka biçimlerde oluşturulabilen, modüler
-
[sıfat]
Birden çok parçadan oluşmuş
- ÇALYAKA
-
-
[zarf]
Yakasına yapışıp sıkıca tutarak
- "Bizi çalyaka karakola götürdüler." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Şimdi karakoldan görürlerse kudurmuşsun diyerek çalyaka ederler." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Yakasına yapışıp sıkıca tutarak
- ÇALMACI
-
-
[isim]
Maden üzerine çalma işi yapan usta
-
[isim]
Maden üzerine çalma işi yapan usta
- ÇALIŞIM
-
-
[isim]
İdman
-
[isim]
İdman
- SALÇALI
-
-
[sıfat]
Salça konmuş, içinde salça olan
-
[sıfat]
Salça konmuş, içinde salça olan
- ÇALKAĞI
-
-
[isim]
Çalkar
-
[isim]
Çalkar
- ÇALGILI
-
-
[sıfat]
İçinde çalgı çalınan
- "Adamı bir çalgılı meyhaneye götürüyor, rakı içiriyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çalgı çalınarak yapılan
- "Çalgılı düğün."
-
[sıfat]
İçinde çalgı çalınan
- ÇALKAMA
-
-
[isim]
Çalkamak işi
-
[sıfat]
Çalkalanarak yapılan
- "Çalkama ayran."
-
[isim]
Çalkamak işi
- ÇALIMCI
-
-
[isim]
Çalım yapan kimse
-
[isim]
Çalım yapan kimse
- ALÇALIŞ
-
-
[isim]
Aşağılaşma, bayağılaşma, mezellet
-
[isim]
Aşağılaşma, bayağılaşma, mezellet