İçinde ça olan 6 harfli 105 kelime var. İçerisinde ÇA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ça olan kelimeler listesine ya da Sonu ça ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇARİÇE

Kelime Kökeni : Rusça

  1. [isim] Çarın karısına veya kadın çara verilen unvan

ÇAMELİ
...
ÇANDIR

  1. [sıfat] Karışık, melez
  2. Aşılanmamış, yaban

KARTÇA

  1. [sıfat] Gençliği azalmış, yaşı geçkince

ÇATMAK

  1. [-i] Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
    • "Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak
  3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
    • "Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık." (Mehmet Akif Ersoy)
  4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
  5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
  6. Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak
    • "Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı." (Haldun Taner)
  7. [-e] Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
    • "Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu." (Refik Halit Karay)
  8. [-e] Yazıyla veya sözle sataşmak
    • "Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur." (Memduh Şevket Esendal)
  9. [-e] Rastlamak, karşılaşmak
    • "Nerden çattım böylesi bir güzele..." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  10. [nsz] Sırası gelmek, zamanı gelmek
    • "Bir karara varma zamanı gelip çatmıştı." (Cahit Uçuk)
  11. [-e] Gemiler birbirine çarpmak

ÇAMLIK

  1. [isim] Çam ağaçları çok olan yer
  2. Çam korusu
    • "Merdivenleri, çamlığı ve çardağı bir geyik gibi sekerek koştu." (Falih Rıfkı Atay)

ÇAĞCIL

  1. [sıfat] Çağdaş
    • "Kuşku yok ki çok modern, çağcıl bir roman." (Selim İleri)
  2. Tekniğin, bilimin yeniliklerinden yararlanan, modern
    • "Çağcıl fizik."

ÇAĞRIM

  1. [isim] Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
    • "İki çağrım ötede bir pınar var."

ÇAPARİ

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Beden, köstek ve iğne bölümlerinden meydana gelen, her bir iğneye hindi, horoz, kaz, martı, tavuk, ördek vb. kuşların kanat, kuyruk tüyleri takılan çok iğneli bir tür olta takımı

ÇAVDAR

  1. [isim] Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
  2. Bu bitkinin esmer ve uzun tanesi

ALIKÇA

  1. [zarf] Alık olana yaraşır bir biçimde
  2. [sıfat] Oldukça alık
    • "Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı." (Murathan Mungan)

ÇAKMAK

  1. [isim] Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası
    • "Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı." (Burhan Felek)
  2. Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti
  3. Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni

ÇAPSIZ

  1. [sıfat] Çapı geniş olmayan
  2. Yetersiz, dar görüşlü
    • "Yahya Kemal'in, döneminin ünlü ve çapsız şairlerinden birine söyledikleri gerçekten unutulmaz." (Tomris Uyar)

ÇALMAÇ

  1. [isim] Tahtadan yapılmış kap

ÇARKLI

  1. [sıfat] Çarkı olan
  2. [isim] Her iki yanda birer çarkı bulunan vapur

ÇAMUKA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Gümüş balığına benzer bir balık (Atherina hepsetus)

ÇALKAR

  1. [isim] Tahıl tanesini yabancı nesnelerden seçmeye veya tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan döner kalburlu araç, çalkağı, çalkak

ÇATILI

  1. [sıfat] Çatısı olan (yapı)
    • "Burası uzaktan beyaz çatılı, tenha bir köye benziyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Çatılmış olan
  3. Başına çatkı bağlanmış olan

UFAKÇA

  1. [sıfat] Oldukça ufak, ufarak

BİÇARE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çaresiz, zavallı kimse
    • "Keşke bu biçarelere bir tren parası verseydik." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kocaya vardığım günden itibaren büsbütün biçare oldum." (Sermet Muhtar Alus)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü