İçinde ç olan 6 harfli 580 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇERKEŞ
- ...
- ÇİVİCİ
-
-
[isim]
Çivi satan kimse
-
Topu sert olarak karşı alana dikine indiren oyuncu
-
[isim]
Çivi satan kimse
- POTLAÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kızılderililerin birbirlerine armağanlar verdikleri dinî bayram
-
[isim]
Kızılderililerin birbirlerine armağanlar verdikleri dinî bayram
- AÇILIM
-
-
[isim]
Açılma
-
Bakış açısı
- "Bu gezi dış politikada yeni bir açılımı simgeliyor."
-
Sağ açıklık
- "Güneşin bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir."
-
Bir kısaltma veya formülün açık biçimi
-
[isim]
Açılma
- ÇAVDAR
-
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
-
Bu bitkinin esmer ve uzun tanesi
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
- ÇEVİRİ
-
-
[isim]
Bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme
-
Bir dilden başka bir dile çevrilmiş yazı veya kitap, tercüme
- "Düşüncelerimi sormak üzere bu çevirileri parça parça İstanbul'a yollamıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme
- ÇİTMEK
-
-
[-i]
Bir araya getirmek, birleştirmek
-
Kumaştaki deliği örerek kapamak
-
Tarağın dişlerini iplikle bağlayıp sıkıştırmak
-
Çitilemek
-
[-i]
Bir araya getirmek, birleştirmek
- ÇEKMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
- "Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim." (Orhan Veli Kanık)
- "Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var."
- "Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım." (Necati Cumalı)
-
Taşıtı bir yere bırakmak, koymak
-
Germek
- "İpi çekmek."
-
İçine almak, emmek
-
Bir yerden başka bir yere taşımak
- "Ekini tarladan çekmek."
-
Bir amaçla ortadan kaldırmak
- "Piyasadaki parayı çekmek."
-
Solukla içine almak
- "Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak
- "Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." (Tarık Buğra)
-
Atmak, vurmak
- "Dayak çekmek. Şut çekmek."
-
Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak
-
Güç durumlara dayanmak, katlanmak
- "Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum." (Peyami Safa)
-
[-i]
Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak
- "Onun bütün masraflarını ben çekiyorum."
- "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." (Haldun Taner)
-
Tartıda ağırlığı olmak
- "Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." (Peyami Safa)
-
Döşemek
- "Kablo çekmek."
-
Herhangi bir engel kurmak
- "Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." (Refik Halit Karay)
-
Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim, diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İmbik yardımı ile elde etmek
- "İspirto çekmek. Gül yağı çekmek."
-
Çizgi durumunda uzatmak
- "Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Aynısını yazmak veya çizmek
- "Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek."
-
Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak
- "Bardak çekmek."
-
Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak
-
Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek
- "Fotoğraf çekmek. Film çekmek."
-
Taşıma gücü olmak
- "Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez."
-
Öğütmek
- "Kahve çekmek."
-
Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak
-
Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak
- "Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." (Refik Halit Karay)
-
Hoşa gitmek, sarmak
-
Kaçan ilmeği örmek
- "Çorap çekmek."
-
Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak
- "Beni lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir duyguyu içinde yaşatmak
- "Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." (Refik Halit Karay)
-
Yürütmek, sürmek
- "Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[-e]
Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek
- "Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." (Tarık Buğra)
-
Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak
- "Sorguya çekmek."
-
[-i]
Herhangi bir anlama almak
- "Bak, sözümü nereye çekti!"
-
[-i]
Örtmek, giymek
- "Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
-
Yol, ay sürmek
- "Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Daralıp kısalmak
- "Kumaşı yıkayınca çekti."
-
Söylemek
- "Bir nutuk çekmeye başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Asmak
- "Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Boya, badana vb. sürmek
-
Yollamak
- "Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" (Atilla İlhan)
-
Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak
- "Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor."
-
Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek
-
Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
-
İçki içmek
- "Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
- ÇÖĞMEK
-
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
- ÇÜNGÜŞ
- ...
- HAMLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üfleç
-
[isim]
Üfleç
- PİÇLİK
-
-
[isim]
Piç olma durumu
- "Anaları nikâhlı değil, benim diye kaydolurlarsa piçlikten kurtulurlar." (Halide Edip Adıvar)
-
Kalleşçe yapılan kötü davranış
-
[isim]
Piç olma durumu
- POĞAÇA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İçine peynir, kıyma vb. konarak hazırlanan bir tür tuzlu çörek
- "İstersen öğleyin sana taze poğaça alır gelirim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
İçine peynir, kıyma vb. konarak hazırlanan bir tür tuzlu çörek
- SUÇSUZ
-
-
[sıfat]
Suçu olmayan, suç işlememiş olan, masum
-
[sıfat]
Suçu olmayan, suç işlememiş olan, masum
- FELÇLİ
-
-
[sıfat]
İnmeli, felç olmuş, mefluç
- "Bütün o nefis yazılarını felçli olarak yazmıştır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İnmeli, felç olmuş, mefluç
- İNAKÇI
-
-
[isim]
Dogmacı
-
[isim]
Dogmacı
- ÇAVDIR
- ...
- ÇIRPIŞ
-
-
[isim]
Çırpma
- "Kuştur desem ne kanat çırpışı var ne sesi." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[isim]
Çırpma
- ÇITLIK
-
-
[isim]
Çitlembik
-
[isim]
Çitlembik
- IRAKÇA
-
-
[sıfat]
Biraz uzak, uzak gibi
-
[sıfat]
Biraz uzak, uzak gibi