İçinde ç olan 3 harfli 57 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAR
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
-
[isim]
Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
- ÇİP
-
-
[isim]
Yonga
- "Bilgisayar çipi."
-
[isim]
Yonga
- ÇAT
-
-
[isim]
Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
- "Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
- ÇİN
- ...
- ÇİR
-
-
[isim]
Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu
-
[isim]
Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu
- MAÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Karşılaşma
- "Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Karşılaşma
- ÇİĞ
-
-
[sıfat]
Pişmemiş veya az pişmiş
- "Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Onun o sözü pek çiğ kaçtı."
-
Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık)
- "Koca Mustafapaşa'daki berber Selim'in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı." (Refik Halit Karay)
-
Yersiz ve yakışıksız
- "Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan (kimse)
- "Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Pişmemiş veya az pişmiş
- PÖÇ
-
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
- PİÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina
-
Babası belli olmayan çocuk
- "Can sıkıntısı, pişmanlık ve öfkenin, bu Vaniköy akşamını nasıl piç edeceğini şimdiden kestirebiliyordum." (Atilla İlhan)
-
Her şeyin küçüğü, büyüğü ile aynı nitelikte olmayan
- "Nasıl olsa bugünü de harcadık, piç ettik." (Atilla İlhan)
-
Terbiyesiz, arsız çocuk
- "Şimdi bir karış piçler bile zavallıya -Ulan, hödük, bana baksana- diye hitap ediyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
Kalleş, kurnaz, kötü niyetli kimse
-
Bir ana bitkinin çevresinde yeniden beliren sürgün ve filizler
-
[isim]
Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina
- ÇIN
-
-
[sıfat]
Doğru, gerçek
-
[sıfat]
Doğru, gerçek
- ÇİL
-
-
[isim]
Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
- "Çocuklar çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra gittik." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
- ÇÖZ
-
-
[isim]
Bumbar, bağırsak
-
Bumbarın yağı
-
[isim]
Bumbar, bağırsak
- ÇAM
-
-
[isim]
Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus)
- "Bu hoppa oğlan, karısına ne diller dökecek, ne potlar kıracak, ne çamlar devirecekti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus)
- KAÇ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı
- "Yakup Kadri'nin romanlarının kaç dile çevrildiğini bilen bile yoktur." (Çetin Altan)
- "Hacı Kalfa kaç baharın yoğurdunu yemiştir, bilirsin sen?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok
- "Kaç gündür ben de bunu söyleyecektim, söyleyemiyorum." (Orhan Kemal)
-
[sıfat]
Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı
- ÇOR
-
-
[isim]
Hastalık
-
Sığır vebası
-
[isim]
Hastalık
- ÇİT
-
-
[isim]
Bağ, bahçe, bostan vb. yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı
- "Çitten her akşam yaptığım gibi mektepten kalmış bir spor aşkı ile atladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bağ, bahçe, bostan vb. yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı
- SAÇ
-
-
[isim]
Baş derisini kaplayan kıllar
- "Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar..." (Ahmet Haşim)
- "Kıbrıs'ta parti politikası da bir ara, ana vatandaki gibi saç saça baş başa idi." (Talât Halman)
- "Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Baş derisini kaplayan kıllar
- ÇIP
- ...
- ÇİŞ
-
-
[isim]
Çocuk dilinde sidik
-
[isim]
Çocuk dilinde sidik
- ÇAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yırtık, yarık
-
[sıfat]
Yırtık, yarık