İçinde üs olan 8 harfli 116 kelime var. İçerisinde ÜS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üs olan kelimeler listesine ya da Sonu üs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜSLENİŞ
-
-
[isim]
Süslenme işi veya biçimi
-
[isim]
Süslenme işi veya biçimi
- GÖRGÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- "Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun, yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- MÜSTAKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız
- "Müstakil ev."
-
Kullanış yönünden belli kişi veya kişiler için ayrılmış olan
- "Daireye on yıl, yirmi yıl sonra girenlerin her biri başköşelere kurulsun, müstakil oda sahipleri olsun ve hatta sana emirler versin..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız
- NAMÜSAİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uygun olmayan, elverişsiz
- "Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir." (Atatürk)
-
[sıfat]
Uygun olmayan, elverişsiz
- TEPEÜSTÜ
-
-
[zarf]
Baş aşağı
-
[zarf]
Baş aşağı
- CÜSSESİZ
-
-
İnce yapılı, ufak tefek, güçsüz (kimse)
-
İnce yapılı, ufak tefek, güçsüz (kimse)
- MÜSTESNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir bütünün veya kuralın dışında olan, kural dışı, şaz
-
Benzerlerinden üstün olan, benzerleri az bulunan
- "Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kural dışı
-
[zarf]
Dışındaki, ayrı tutularak, hariç
- "Bir iki gazete müstesna, bütün İstanbul basını da Serbest Fıkra taraflısı idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bir bütünün veya kuralın dışında olan, kural dışı, şaz
- MÜSTEFİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yararlanma
- "İlminden, irfanından, büyük küçük herkesi müstefit ederdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Yararlanma
- MÜSEVVİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müsvedde yapan kimse
- "Müsevvit, bir tezkerenin müsveddesini yapan kâtibin unvanıdır." (Refik Halit Karay)
-
Taslak yapan kimse
-
[isim]
Müsvedde yapan kimse
- SÜSLÜLÜK
- ...
- FÜSUNKAR
- ...
- MÜSTECİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kira karşılığında bir yeri tutan kimse, kiracı
-
[isim]
Kira karşılığında bir yeri tutan kimse, kiracı
- TAKALLÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kasılma
- "Beynim uğulduyor, gözlerimin havası kıvılcımlanıyor, parmaklarım takallüs ediyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Kasılma
- ÜSTENMEK
-
-
[-i]
Bir iş yapmayı üstüne almak, taahhüt etmek
-
[-i]
Bir iş yapmayı üstüne almak, taahhüt etmek
- GÖĞÜSLÜK
-
-
[isim]
Genellikle ilköğretim öğrencilerinin giydiği tek biçimde üstlük, önlük
-
Elbisenin kirlenmemesi için göğse takılan önlük veya giyilen bir tür gömlek
-
[isim]
Genellikle ilköğretim öğrencilerinin giydiği tek biçimde üstlük, önlük
- KÜSURSUZ
-
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
- SÜSLETME
-
-
[isim]
Süsletmek işi
-
[isim]
Süsletmek işi
- MÜSEMMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sekizli
-
[isim]
Sekizer dizeli bentlerden oluşan şiir
-
[sıfat]
Sekizli
- MÜSAMAHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hoşgörü, tolerans
-
Görmezlikten gelme, göz yumma
-
[isim]
Hoşgörü, tolerans
- MÜSTEŞAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimse
-
Bakanlıklarda, elçiliklerde bakan veya büyükelçiden sonra gelen en büyük yönetici
-
[isim]
Kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimse