İçinde ü olan 6 harfli 580 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALÜFTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İffetsiz, oynak, cilveli (kadın)
-
[sıfat]
İffetsiz, oynak, cilveli (kadın)
- KÜFELİ
- ...
- TEFEÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fal açma, fala bakma
- "Kış geceleri divanlardan tefeül ederdik." (Ömer Seyfettin)
-
Uğur sayma, hayra yorma
-
[isim]
Fal açma, fala bakma
- ÖBÜRKÜ
-
-
[zamir]
Öbürü
-
[zamir]
Öbürü
- ŞEŞÜSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün üçlü gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün üçlü gelmesi
- DÜMDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Artçı
-
[isim]
Artçı
- SÜRTME
-
-
[isim]
Sürtmek işi
-
[isim]
Sürtmek işi
- KÜRKLÜ
-
-
[sıfat]
Kürkü olan, kürk giymiş
-
Kürkle süslenmiş
- "Hizmetçi kadın gri pardösüsünü, içleri kürklü eldivenlerini, şapkasını getirip verdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Postu kürk olarak kullanılan (hayvan)
-
[sıfat]
Kürkü olan, kürk giymiş
- BÜZGEN
-
-
[isim]
Kasılarak vücuttaki herhangi bir deliği açan veya kapayan çember biçimindeki kasların genel adı
-
[isim]
Kasılarak vücuttaki herhangi bir deliği açan veya kapayan çember biçimindeki kasların genel adı
- GÖÇKÜN
-
-
[sıfat]
Göçecek duruma gelmiş
- "Göçkün bir ev."
-
Göçebe
-
Yaşı ilerlemiş (kimse), çok yaşlı (kimse)
-
[sıfat]
Göçecek duruma gelmiş
- GÖRÜCÜ
-
-
[isim]
Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür
- "Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar." (Ömer Seyfettin)
- "Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür
- ÜREMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Üremiyle ilgili olan
-
[sıfat]
Üremiyle ilgili olan
- MÜNCER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
- ÜSTLÜK
-
-
[isim]
Üst olma durumu
-
En üste giyilen uzunca giysi
-
[isim]
Üst olma durumu
- DÜŞMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- "Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına." (Atilla İlhan)
- "Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
- "Her sokak düşmanlarla doluyken o, sevinçli sevinçli şarkı söylüyor." (Aka Gündüz)
-
Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar
- "Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)
-
Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
- "Ekmek düşmanı."
-
Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
- "İçki düşmanı."
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- DÜZİKO
-
-
[isim]
Düz rakı
- "Kadeh kadeh düzikoyu yuvarlayarak..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Düz rakı
- ÖLÜNME
-
-
[isim]
Ölünmek işi veya durumu
-
[isim]
Ölünmek işi veya durumu
- ÜLKÜCÜ
-
-
[sıfat]
Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist
- "Bunların aralarında ülkücü ve vatanlarını canlarından binkat fazla seven gazeteciler, yazarlar vardı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist
- ÜZÜMCÜ
-
-
[isim]
Üzüm yetiştiren veya satan kimse
-
[isim]
Üzüm yetiştiren veya satan kimse
- BÜLBÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)
- "Çocuk dersi bülbül gibi bildiği hâlde, Mükremin Hoca, bir türlü tam numara atmazmış." (Haldun Taner)
- "Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu." (Tarık Buğra)
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
-
Sesi çok güzel olan kimse
- "Hanende Nedim Bey ki gençliğinde Boğaziçi'nin bülbülü, en sevgili kuluyken artık onun da ihtiyarlamaya, sesinin bozulmaya başladığı söylenirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)