İçinde ç olan 5 harfli 514 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEŞME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar
-
[isim]
Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar
- BAKAÇ
-
-
[isim]
Dürbün
-
Vizör
-
[isim]
Dürbün
- ÇAMAT
-
-
[isim]
Avlanılmış balıkları elde taşımaya yarar çengel askı
-
[isim]
Avlanılmış balıkları elde taşımaya yarar çengel askı
- ÇIBAN
-
-
[isim]
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi
-
[isim]
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi
- FİTÇİ
-
-
[sıfat]
Arabozan
-
[sıfat]
Arabozan
- PAÇOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kefal türünden bir balık (Mugil cephalus)
-
Fahişe
- "Onların aftosuna hanımefendi derler, bizim paçozumuzun adı ya alüftedir ya şıllık." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Kefal türünden bir balık (Mugil cephalus)
- ÇİZİK
-
-
[isim]
Çizgi
-
Sıyrık, çizgi biçiminde yara
- "Şapkası ezilmiş, ceketi yakasından ta omuzuna kadar yırtılmış, yüzü gözü çizikler, çürükler içinde..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Çizilmiş
-
[isim]
Çizgi
- UÇKUR
-
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
-
Cinsel duygu veya ilişki
- "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- İNTAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi sonuçlandırma, sona erdirme, bitirme
-
[isim]
Bir işi sonuçlandırma, sona erdirme, bitirme
- SÜTÇÜ
-
-
[isim]
Süt satan kimse
- "Tam kapı yanında bir sütçü dükkânı gözüme ilişti." (Refik Halit Karay)
-
Bol süt veren hayvan
-
[isim]
Süt satan kimse
- BOHÇA
-
-
[isim]
İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş
- "Hemen hemen her giyim eşyası bohçada ve sandıkta saklanırdı." (Refik Halit Karay)
- "Günün birinde bohçasını koltuğuna alıp kıyı mahallelerden birinde oturan ablası Fitnat Hanım'ın evine gitti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ufak ve seçme tütün dengi
-
[isim]
İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş
- ÇATMA
-
-
[isim]
Çatmak işi
-
Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça
-
Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, Yörük çadırı
-
Bir çeşit döşemelik kumaş
- "Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti." (Halide Edip Adıvar)
-
Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları
-
Semerin ağaç kısmı
-
Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet
-
[isim]
Çatmak işi
- YÜKÇÜ
-
-
[isim]
Taşıyıcı
-
[isim]
Taşıyıcı
- ÇASAR
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Viyana'da oturan Alman imparatoruna verilen unvan
-
[isim]
Viyana'da oturan Alman imparatoruna verilen unvan
- ÇIKIN
-
-
[isim]
Bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı
- "Eteğinin altında çıkın çıkın altınları vardır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı
- ÇÖRTÜ
-
-
[isim]
Değirmende buğday teknesi oluğu
-
[isim]
Değirmende buğday teknesi oluğu
- DEMEÇ
-
-
[isim]
Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat
- "Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat
- ÇAPUL
-
-
[isim]
Başkasının malını alma, plaçka
- "Tanınmamak için yüzlerini karalayarak gece çapuluna çıkmış iki haydut." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yağma
-
[isim]
Başkasının malını alma, plaçka
- ÇİĞİT
-
-
[isim]
Çekirdek, özellikle pamuk çekirdeği
-
[isim]
Çekirdek, özellikle pamuk çekirdeği
- GÖÇME
-
-
[isim]
Göçmek işi
-
[isim]
Göçmek işi