İçinde ç olan 3 harfli 57 kelime var. İçerisinde Ç harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ç harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu'nda gümrük vergisi
    • "Sirkeci'de 'oh' diye gözlerini açtı, şehrin ta göbeğinde bacını verdiği köprüyü yavaş yavaş geçti." (Ömer Seyfettin)
  2. Zorla alınan para, haraç
    • "Galata'da baç alınan evler bir gece içinde istiklallerini ilan ederek en meşhur hamilerini kovmuşlardı." (Ömer Seyfettin)

ÇIĞ

  1. [isim] Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi
  2. Bölme veya paravana

EVÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] En yüce yer
  2. Yeröte
  3. Günöte
  4. Eviç

HAÇ

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Hristiyanlığın sembolü sayılan ve birbirini dikey olarak kesen iki çizgiden oluşan biçim, istavroz, put (I), salip
    • "Beraber eski kilise harabesine girdiler, kadın burada haç çıkardı." (Refik Halit Karay)

ÇİP

  1. [isim] Yonga
    • "Bilgisayar çipi."

ÇIN

  1. [sıfat] Doğru, gerçek

ÇİS

  1. [isim] Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
    • "Çis, hekimlikte müshil olarak kullanılır."

SUÇ

  1. [isim] Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış
    • "... ben de sizinle hapishane arkadaşlığı etmek için bir suç işleyeceğime söz veriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Yasalara aykırı davranış, cürüm
    • "Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı?" (Refik Halit Karay)

ÇAL

  1. [isim] Taşlık yer, çıplak tepe

GÜÇ

  1. [sıfat] Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül
    • "Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti."
    • "Hemen kararını vermekten âciz olan Hasan ne kadar güç bir mevkide kalmıştı?" (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Bugünkü hâlimizle tabiatın sırlarını kavrayamayacağımızı düşünmek bizi sinirlendiriyor, gücümüze gidiyor." (Nurullah ataç)
  2. [zarf] Zorlukla
    • "Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ÇÜK

  1. [isim] Erkeklik organı

ÇAĞ

  1. [isim] Zaman dilimi, vakit
  2. Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş
    • "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır." (Refik Halit Karay)
  3. Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
    • "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun
    • "İlk Çağ. Orta Çağ. Yakın Çağ. Yeni Çağ."
  5. Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
    • "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Bir katmanın oluştuğu süre

GÖÇ

  1. [isim] Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret
    • "Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi." (Samiha Ayverdi)
    • "Kalktı göç eyledi Afşar elleri." (Dadaloğlu)
  2. Evden eve taşınma, nakil
    • "Her sene, zamanı gelince İstanbul'un mahallelerinde Boğaz'ın köylerine göçler başlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Taşınma sırasında götürülen ev eşyaları
  4. Kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ne göre çevre değiştirmeleri

PÖÇ

  1. [isim] Kuyruk sokumu kemiği

KOÇ

  1. Damızlık erkek koyun
  2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek

ÇÖZ

  1. [isim] Bumbar, bağırsak
  2. Bumbarın yağı

ÇIT

  1. [isim] Hafif ve anlık ses
    • "Aşağı katta ayak sesleri. Teyzenin odasında çıt yok." (Peyami Safa)
    • "İşte bak, hücre kapısını çıt çıkarmadan araladı, yine bir şey diyecek." (Atilla İlhan)
    • "Bir müddet hiçbirisi kımıldamadı ve çıt çıkmadı, sonra bir hıçkırık duyuldu." (Peyami Safa)

ÇÖL

  1. [isim] Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
    • "Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık." (Falih Rıfkı Atay)

İNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Futun on ikide biri olan, uzunluğu 2,54 cm olan İngiliz uzunluk ölçü birimi, parmak, pus

ÇAY

  1. [isim] Çaygillerden, nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (Thea chinensis)
  2. Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı
  3. Bu yaprağın demlenmesiyle elde edilen güzel kokulu ve sarımtırak kırmızı renkli içecek
    • "O esnada bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Çeşitli bitkilerin yaprak veya çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bir tür içecek
  5. Konukların içecek ve börek, pasta vb. yiyeceklerle ağırlandığı toplantı
    • "Sana bir şey söyleyeyim mi, artık çay davetlerinden bıktım." (Peyami Safa)
  6. Müzikli toplantı
    • "Gittiği zengin arkadaşlarının çayından allak bullak gelir." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü