İçinde zi olan 6 harfli 82 kelime var. İçerisinde Zİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zi olan kelimeler listesine ya da Sonu zi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Z İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZİHNEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Zihince, zihinden
-
[zarf]
Zihince, zihinden
- DİZİLİ
-
-
[sıfat]
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
- "Camekânında tam elli küçük şişe dizilidir." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
- ZİNHAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Kesinlikle
- "Fakat adını zinhar benden öğrenemeyeceksin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Kesinlikle
- KUZİNE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hem ısıtmaya hem de üzerinde veya içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası
-
Gemilerde yemek pişirilen yer
- "Yolcunun kuzinede işi ne?" (Zeyyat Selimoğlu)
-
[isim]
Hem ısıtmaya hem de üzerinde veya içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası
- TANZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıraya koyma, sıralama
-
Düzeltme, düzenleme, düzen verme, yoluna koyma
- "Beş on dakikada tanzim olunan ateş yağmurundan daha ulvi bir manzara..." (Aka Gündüz)
- "Memlekete su getirmek, elektrik yapmak için müthiş projeler tanzim ediyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Sıraya koyma, sıralama
- EZİNTİ
-
-
[isim]
Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik
-
Korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı
-
[isim]
Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik
- TAVZİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklama, aydınlatma
-
[isim]
Açıklama, aydınlatma
- ZİRAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarım
-
[isim]
Tarım
- İNZİVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama
- "İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada." (Refik Halit Karay)
-
Dış dünyayla bütün bağlarını keserek Tanrı'yla birleşebilmek için insanın kendi içine kapanması
-
[isim]
Toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama
- MARAZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hastalıkla ilgili, hastalıklı
- "O marazi psikolojik an geçtikten sonra bunların manaları ne olduğunu yazan da seçemez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hastalık derecesinde olan
- "Marazi kıskançlık."
-
[sıfat]
Hastalıkla ilgili, hastalıklı
- ZİRZOP
-
-
[sıfat]
Aklına eseni yapan
- "Şımarıkça durduğu dalda duramayan, biraz zirzop, önüne gelene gözü kapalı güvenen bir çocuk." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Aklına eseni yapan
- MENZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak
- "Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana / Biz menzile vararak atları çektik hana." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
İki konak arasındaki uzaklık
-
Bir günlük yol
-
Bir merminin ulaşabildiği uzaklık, erim
- "Top menzili."
-
Ordunun cephe gerisi işlerinin bütünü
- "Ne yedi ne içti, bir menzil subayının bütün gayreti ile çalıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
At değiştirmek veya konaklamak için kervanların ve posta tatarlarının indikleri bina veya han
-
Ok atma yarışlarında erişilen mesafe
- "Sonra yine menzil ölçülmüş, yeni bir rekor kırdığı anlaşılmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak
- NAZİST
- ...
- VAZİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ödev
- "Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür." (Anayasa)
- "Biz burada beklemişiz, onun vazifesi mi?"
-
Görev
- "Nedim bugün vazifesine geç geldi." (Aka Gündüz)
-
Günlük ücret, yevmiye
-
[isim]
Ödev
- TERZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük düşürme
-
[isim]
Küçük düşürme
- CAZİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekicilik
- "O zaman Çamlıca'nın bir cazibesi, tamamen millî olmasıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Çekim
-
[isim]
Çekicilik
- ZİYADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok, daha çok, daha fazla
- "Tevkifhane müdürü de bizden ziyade onlarla ahbaplık etti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Çoğalma, artma
-
[sıfat]
Çok, daha çok, daha fazla
- TEKZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yalanlama
- "Üçü de derhâl tekzip etti ve tekziplerinin başında tabii seksen yaşında olmadıklarını altını çizerek ilan ettiler." (Halide Edip Adıvar)
- "Öyle bir şey uydur ki çabuk tekzip edilemesin." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yalanlama
- PAPAZİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tür ince, ipekli kumaş
-
[isim]
Bir tür ince, ipekli kumaş
- ZİRKON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Zirkonyumun doğal durumunda bulunan, renksiz, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan doğal ve saydam, değerli taş
-
Erime noktası 2700 °C'ye yaklaşan, ateşe çok dayanıklı, beyaz renkli, katı, zirkonyum birleşiği (ZrO2)
-
[isim]
Zirkonyumun doğal durumunda bulunan, renksiz, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan doğal ve saydam, değerli taş