İçinde zar olan 8 harfli 32 kelime var. İçerisinde ZAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zar olan kelimeler listesine ya da Sonu zar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARZ, RAZ, ZAR
2 Harfli Kelimeler
AR, AZ, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜNAZARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma
-
Divan edebiyatında zıt varlıklar ve kavramlar arasındaki karşıtlığı anlatan yazı türü
-
[isim]
Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma
- SESYAZAR
-
-
[isim]
Gramofon
-
[isim]
Gramofon
- MEZARLIK
-
-
[isim]
Mezarların bulunduğu yer, kabristan, gömütlük, sinlik, tahtalıköy, mezaristan
- "Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Mezarların bulunduğu yer, kabristan, gömütlük, sinlik, tahtalıköy, mezaristan
- KIZARTMA
-
-
[isim]
Kızartmak işi
-
Kızartılarak hazırlanmış yemek
- "Kabak kızartması. Patlıcan kızartması."
-
[sıfat]
Kızartılarak pişirilmiş
- "Kızartma et."
-
[isim]
Kızartmak işi
- OTUZARLI
- ...
- İSTİHZAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hazırlama
-
Hatırlama, anımsama
-
[isim]
Hazırlama
- ZARARINA
-
-
[zarf]
Zarar ederek
- "Zararına sattılar."
-
[zarf]
Zarar ederek
- KIZARMAK
-
-
[nsz]
Kırmızı veya ona yakın bir renk almak
- "Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi." (Peyami Safa)
-
Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak
- "Domatesler kızardı."
-
Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak
- "Ben utancımdan kulaklarıma kadar kızardım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek
- "Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı." (Yahya Kemal)
-
[nsz]
Kırmızı veya ona yakın bir renk almak
- ZARİFLİK
-
-
[isim]
Zarif davranış veya zarif olma durumu
-
[isim]
Zarif davranış veya zarif olma durumu
- AZARLAMA
-
-
[isim]
Azarlamak işi, paylama
-
[isim]
Azarlamak işi, paylama
- BOZARMAK
-
-
[nsz]
Boz renge girmek
- "Eski bozarmış çarşaf yatağın ortasında toplanmıştı." (Ayla Kutlu)
-
Renk değiştirmek, rengi atmak
-
[nsz]
Boz renge girmek
- BAŞYAZAR
-
-
[isim]
Bir gazete veya derginin başyazılarını yazan kimse, başmuharrir, sermuharrir
- "Tanin gazetesine ve başyazarına pek şiddetli bir dille çatmaktan kendimi alamamıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir gazete veya derginin başyazılarını yazan kimse, başmuharrir, sermuharrir
- PAZARLIK
-
-
[isim]
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme
- "... pazarlığa girişmez, müşterileri ne verirse alırdı." (Ömer Seyfettin)
- "Ne olacak efendim! Pazarlığı pişirdiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi
- "Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla süslenmiş gibiydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bazı kolaylıklar elde etmek veya daha iyi bir çözüme varmak amacıyla yapılan görüşme
-
[isim]
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme
- SEZARYEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal olmayan durumlarda karın ve döl yatağının kesilerek bebeğin alınmasına dayanan doğum yöntemi
-
[isim]
Doğal olmayan durumlarda karın ve döl yatağının kesilerek bebeğin alınmasına dayanan doğum yöntemi
- PEMBEZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle gömlek yapımında kullanılan bir tür ince ve yumuşak bez
-
[sıfat]
Bu bezden yapılan
- "Ya şu pembezar gömlek?" (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Genellikle gömlek yapımında kullanılan bir tür ince ve yumuşak bez
- BOZARTMA
- ...
- ŞENPAZAR
- ...
- ZARARSIZ
-
-
[sıfat]
Zarar vermeyen, zararı dokunmayan
-
Oldukça iyi
- "Bakkaldan turşu, portakal aldırdım. Az sonra zararsız bir masa düzülüverdi." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Zarar vermeyen, zararı dokunmayan
- KIZARTIŞ
- ...
- ZARİFANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Zarifçe
-
[zarf]
Zarifçe