İçinde yü olan 7 harfli 57 kelime var. İçerisinde YÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yü olan kelimeler listesine ya da Sonu yü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YÜZDECİ
- ...
- BÜYÜMEK
-
-
[nsz]
Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek
- "Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
- "Küçücük gözlü, çokbilmiş suratlı, büyümüş de küçülmüş, kavruk bir oğlandı." (Haldun Taner)
-
Yetişmek
- "İhtiyar Süleyman Çavuşun ellerinde büyüdüm." (Aka Gündüz)
-
Yaşı artmak, yaşlanmak
- "Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti." (Ömer Seyfettin)
-
Artmak, güçlenmek, şiddeti artmak
- "İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sayıca artmak
-
Genişlemek
- "Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Önem ve değer kazanmak
- "Türklük ülküsünün biraz daha köklendiğini, büyüdüğünü, yeşerdiğini duyarız." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek
- ÇÜRÜYÜŞ
-
-
[isim]
Çürüme işi veya biçimi
-
[isim]
Çürüme işi veya biçimi
- TEZAYÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğalma, artma
- "Kalamış'tan istimbota binildiği vakit neşeler tezayüt etmişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Çoğalma, artma
- YÜRÜMEK
-
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek
- "Buz dağları güneye yürümüş."
-
Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek
- "Çocuk erken yürüdü."
-
Yayan gezmek, yayan gitmek
- "Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti." (Ömer Seyfettin)
-
Yol almak
- "Biraz yürüyelim, geç kaldık."
-
[-e]
Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak
- "Dallara su yürümek."
-
[-e]
Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek
- "Asker kaleye yürüdü."
-
Faiz, hesap edilmek, işlemek
- "Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?"
-
Geçmek, ilerlemek, değişmek
- "Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işte ileri gitmek
-
Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek
- "Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz demiştim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Ölmek
- "O da yürümüş."
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- GÜNYÜZÜ
- ...
- BÜYÜTEÇ
-
-
[isim]
Cisimleri büyüterek gösteren alet, pertavsız
- "Büyüteç, teleskoba girdi, bize küçüklüğümüzü; mikroskoba girdi, büyüklüğümüzü öğretti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Cisimleri büyüterek gösteren alet, pertavsız
- BÜYÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Büyüsü olmayan
-
[sıfat]
Büyüsü olmayan
- YÜLÜNME
-
-
[isim]
Yülünmek işi
-
[isim]
Yülünmek işi
- YÜRÜNME
-
-
[isim]
Yürünmek işi
-
[isim]
Yürünmek işi
- YÜZERLİ
- ...
- BÜYÜKÇE
-
-
[sıfat]
Biraz büyük
- "Aynı kamarayı paylaşacaksınız, büyükçedir, ikinize de yeter." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Oldukça önemli
- "Büyükçe bir beyin humması geçirmiştim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Biraz büyük
- YÜRÜTEÇ
-
-
[isim]
Yeni yürümeye başlayan çocukların çabuk yürümelerini sağlayan araç, örümcek, yürüten
-
Yürüme sorunu olan kimselerin kullandığı araç, yürüten
-
[isim]
Yeni yürümeye başlayan çocukların çabuk yürümelerini sağlayan araç, örümcek, yürüten
- BÜYÜYÜŞ
-
-
[isim]
Büyüme işi veya biçimi
-
[isim]
Büyüme işi veya biçimi
- YÜCELİŞ
-
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi
- YÜKÜMLÜ
-
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemekle yükümlüdür." (Anayasa)
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- TAAYYÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belli olma, ortaya çıkma, belirme
-
[isim]
Belli olma, ortaya çıkma, belirme
- YÜREKLİ
-
-
[sıfat]
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretkâr
- "Fakat onlar da aralarında hiçbir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretkâr
- YÜCELİM
-
-
[isim]
Üst geçiş
-
[isim]
Üst geçiş
- YÜREGİR
- ...