İçinde yu olan 6 harfli 53 kelime var. İçerisinde YU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yu olan kelimeler listesine ya da Sonu yu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
U Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UY
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UYUŞMA
-
-
[isim]
Uyuşmak (II) işi, mutabakat, antant
- "... hayvanlar, bitkiler, böcekler, çocuklar doğa ile uyuşma içindedirler." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Uyuşmak (II) işi, mutabakat, antant
- UYUTUM
- ...
- DEYYUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karısının veya kendisine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman (kimse)
-
[ünlem]
(de'yyus) Bir sövgü sözü
-
[sıfat]
Karısının veya kendisine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman (kimse)
- KUYUCU
-
-
[isim]
Kuyu kazmayı iş edinmiş kimse
-
Özel olarak açılan kuyulara inerek lüle taşını çıkaran kimse
-
[isim]
Kuyu kazmayı iş edinmiş kimse
- MEDYUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verecekli, borçlu
-
[sıfat]
Verecekli, borçlu
- UYUNTU
-
-
[sıfat]
Uyuşuk, tembel, miskin
-
[sıfat]
Uyuşuk, tembel, miskin
- UYUYUŞ
-
-
[isim]
Uyuma durumu veya biçimi
-
[isim]
Uyuma durumu veya biçimi
- YUMRUK
-
-
[isim]
Parmakların kapanmasıyla elin aldığı biçim
- "Dişlerini kilitleyerek iki yumruğunu havada salladı." (Peyami Safa)
- "Yemek yemek için kıyı kumsalına çıkmış, orada ona yumruk kadar bir örümcek musallat olmuştu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Elin bu biçimiyle yapılan vuruş
- "Bir karış mesafeden inecek yumrukla, bir metre mesafeden çakılacak yumruğun tesirleri arasında büyük fark vardır." (Aka Gündüz)
- "Yumruk kadar çocukcağızı tek başına trene oturtamaz ya..." (Refik Halit Karay)
-
Baskı
- "Düşman yumruğu altında."
-
[isim]
Parmakların kapanmasıyla elin aldığı biçim
- OYUKLU
-
-
[sıfat]
Oyuğu olan, oyukları bulunan
-
[sıfat]
Oyuğu olan, oyukları bulunan
- UYUMAK
-
-
[nsz]
Uyku durumunda olmak
-
İlaç etkisiyle ağrı duymayacak kadar derin uykuya dalmak
- "Hasta uyuyunca ameliyata alınacak."
-
İşlem görmemek, durgun kalmak, el sürülmemek
- "Bu eski gururu ta canevinde uyurmuş meğer." (Tarık Buğra)
-
Çevresindeki olayları fark etmemek, görmemek
- "Ben de sizler gibi adam olurdum, okurdum; okumak bilsem okurdum da uyumazdım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uyku durumunda olmak
- YUMULU
-
-
[sıfat]
Yumuk
-
[sıfat]
Yumuk
- MEDYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse
- "Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim." (Nazlı Eray)
-
[isim]
Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse
- OKUYUŞ
-
-
[isim]
Okuma işi veya biçimi
-
[isim]
Okuma işi veya biçimi
- KAYYUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cami hademesi
-
Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse
-
[isim]
Cami hademesi
- YUMMAK
-
-
[-i]
Kısarak kapamak, sıkarak kapalı duruma getirmek
- "Ağzını yummak."
-
[-i]
Kısarak kapamak, sıkarak kapalı duruma getirmek
- BARYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom sayısı 56, yoğunluğu 3,78 olan, doğada en çok baryum sülfat ve baryum karbonat olarak bulunan, havada çabuk oksitlenen, gümüş renginde, katı ve basit bir element (simgesi Ba)
-
[isim]
Atom sayısı 56, yoğunluğu 3,78 olan, doğada en çok baryum sülfat ve baryum karbonat olarak bulunan, havada çabuk oksitlenen, gümüş renginde, katı ve basit bir element (simgesi Ba)
- YUKARI
-
-
[isim]
Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
-
Yetkili kimse
- "Emir yukarıdan, çaresiz kaldık."
-
[sıfat]
Benzerleri arasında üstte bulunan
- "Yukarı kat."
-
[sıfat]
Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan
- "O bizden yukarı sınıftandı."
-
[zarf]
Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
- "Yukarı, kocasının odasına çıktı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
- KOYUCA
- ...
- YUTMAK
-
-
[-i]
Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
-
Tam ve doğru söylememek
- "Bazı heceleri yutuyor."
-
İnanmak, aldanmak, kanmak
- "Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz." (Sermet Muhtar Alus)
-
Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek
-
İyice, eksiksiz olarak öğrenmek
- "Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak
- "Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak
- "Ben bu ağır sözleri yutmam."
-
[-i]
Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
- HEYULA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Korkunç hayal
-
[isim]
Korkunç hayal