İçinde ya olan 5 harfli 218 kelime var. İçerisinde YA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ya olan kelimeler listesine ya da Sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LİBYA
- ...
- YAYGI
-
-
[isim]
Yere veya döşeme üzerine serilen örtü
- "En iyi yer orasıdır, yaygınızı oraya yayın!" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Yere veya döşeme üzerine serilen örtü
- BASYA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Sapotgillerden, tohumlarından sabunculukta kullanılan bir yağ elde edilen, Asya'da yetişen bir ağaç (Basia)
-
[isim]
Sapotgillerden, tohumlarından sabunculukta kullanılan bir yağ elde edilen, Asya'da yetişen bir ağaç (Basia)
- YALPA
-
-
[isim]
Rüzgâr veya dalgaların etkisiyle geminin bir sancağa, bir iskeleye yatıp kalkması
-
İki yana sallanarak, eğilerek yürüme
- "İkisi de yalpada; kol kola tutunmasalar yere yıkılacaklar." (Sermet Muhtar Alus)
- "Kendisi siyah astragan kürkünün içinde sağa sola hafif bir yalpa vuruyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Rüzgâr veya dalgaların etkisiyle geminin bir sancağa, bir iskeleye yatıp kalkması
- YATIŞ
-
-
[isim]
Yatma işi veya biçimi
-
[isim]
Yatma işi veya biçimi
- YAVSI
-
-
[isim]
Bir tür kene
-
[isim]
Bir tür kene
- YAYIN
-
-
[isim]
Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo, televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat
-
[isim]
Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo, televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat
- MAHYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
- "Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi." (Atilla İlhan)
-
Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm
-
[isim]
Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
- PARYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hindistan'da toplumsal sınıfların dışında kalanlar
- "Paryalar her türlü toplumsal haklardan yoksundurlar."
-
Herkes tarafından hor görülen ve aşağılanan kimse, ayak takımı
- "Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya / Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya" (Necip Fazıl Kısakürek)
-
[isim]
Hindistan'da toplumsal sınıfların dışında kalanlar
- SEPYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Mürekkep balığından alınan koyu siyah boya
-
[sıfat]
Bu boya ile yapılan (resim)
-
[isim]
Mürekkep balığından alınan koyu siyah boya
- YAĞIR
-
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
-
Atın omuzları arasındaki yer
-
Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
-
Kel
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
- YAZIT
-
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- "Orhon yazıtları."
-
Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş
-
[isim]
Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
- YAKIN
-
-
[sıfat]
Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
-
Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
- "Buna yakın bir söz söyledi."
-
Aralarında sıkı ilgi bulunan
-
Benzeyen, andıran, yaklaşan
- "Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı." (Ömer Seyfettin)
-
Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
- "Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Uzak olmayan yer
- "Yakınımızda otururlar."
-
[isim]
Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
- "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
- YATÇI
-
-
[isim]
Yat turizmiyle uğraşan kimse
-
Yat yapan veya satan kimse
-
Yat ile seyahat etmeyi seven kimse
- "Yatçı turistler..."
-
[isim]
Yat turizmiyle uğraşan kimse
- NİYAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- "Şeyh, sonu gelmez bir ibadet ve niyaz hâlinde, gözleri kapalı, okuyor, üflüyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- YAMUK
-
-
[sıfat]
Bir yana doğru eğik olan
-
[isim]
Yalnız iki kenarı paralel olan dörtgen
-
[isim]
Birine karşı yanlış davranma
-
[sıfat]
Bir yana doğru eğik olan
- YAPIM
-
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
-
Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal
-
Özümleme
-
Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
- GIYAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
- FULYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri, zerrin (Narcissus jonquilla)
-
[isim]
Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri, zerrin (Narcissus jonquilla)
- KAHYA
- ...