İçinde vu olan 8 harfli 48 kelime var. İçerisinde VU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vu olan kelimeler listesine ya da Sonu vu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DALKAVUK

  1. [isim] Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, şaklaban, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak
    • "Bunları yaparken hiçbir zaman kendini dalkavuk vaziyetine düşürmez." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse

SAVUŞMAK

  1. [nsz] Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak
    • "Hemen dükkâna koşuyorum, acele acele bir iki gazete alıp savuşuyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yemek kotaracağım diye savuşup gitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Hastalık veya başka kötü bir durum geçmek, iyileşmek

ÇAVUŞLUK

  1. [isim] Çavuş olma durumu veya görevi
  2. Çavuş rütbesi

TASAVVUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım
    • "Bu dil derindir ve birçok tasavvuf deyimleri ile zengindir de!" (Falih Rıfkı Atay)
  2. Kur'an'da önerilen ve peygamberin hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayreti, İslam gizemciliği

TASAVVUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
    • "Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Tasarım
  3. Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
    • "Bütün bu tasavvurlar iskambilden bir kule gibi bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)

VURGUSUZ

  1. [sıfat] Vurgu ile söylenmeyen
    • "Vurgusuz kelime."

YAVUZLUK

  1. [isim] Yavuz olma durumu, yavuzca davranış

BAŞVURMA

  1. [isim] Başvurmak işi, müracaat
    • "Bunu sağlamak için her çareye başvurması bundandır." (Haldun Taner)

KAVUŞTAK

  1. [isim] Nakarat

ÜSTÇAVUŞ

  1. [isim] Orduda astsubaylığın ikinci aşaması olan, çavuşla başçavuş arasındaki görevli

SAVURMAK

  1. [-i] Havaya atıp dağıtmak, saçmak
    • "Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
  3. Kaldırıp atmak, fırlatmak
    • "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." (Nazlı Eray)
  4. [nsz] Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
    • "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
  5. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
    • "Sarnıcın suyunu savurmak."
  6. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
    • "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." (Peyami Safa)
  7. [nsz] Yalan, küfür vb. söylemek
    • "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." (Haldun Taner)
  8. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
    • "Paraları savurmak."

YAVUZELİ
...
TEFEVVUK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üstünlük, üstün gelme

SAVULMAK

  1. [nsz] Bir şeyden çekinerek bulunduğu yerden uzaklaşmak

VUKUFSUZ

  1. [sıfat] Bilgisiz

BAŞVURUŞ
...
VURUŞMAK

  1. [nsz] Birbirini vurmak, dövüşmek
  2. Savaşmak, çarpışmak

KAVUŞMAK

  1. [-e] Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
    • "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
    • "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Katılmak
    • "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. [nsz] Bir araya gelmek, birleşmek
    • "Ceketin önü kavuşmuyor."
  5. [nsz] Güneş batmak
  6. Varmak, ulaşmak

BAVULSUZ

  1. [sıfat] Bavulu olmayan

HAVUZSUZ

  1. [sıfat] Havuzu olmayan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü