İçinde ul olan 4 harfli 29 kelime var. İçerisinde UL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ul olan kelimeler listesine ya da Sonu ul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ULAÇ

  1. [isim] Zarf-fiil

SEUL
...
TULU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güneşin doğması, doğuşu

ULAŞ
...
RULO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar
  2. Boya işlerinde kullanılan emici özelliğe sahip sünger veya sentetik silindir
  3. [sıfat] Silindir biçiminde, içine değişik malzeme konularak hazırlanmış (köfte, pasta, dondurma)

ŞULE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alev, yalım
    • "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)

SULU

  1. [sıfat] Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı
    • "Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?" (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Suyu çok olan
    • "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." (Ömer Seyfettin)
  3. İçine su katılmış, sulandırılmış olan
    • "Sulu süt."
  4. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)
    • "Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur." (Memduh Şevket Esendal)

ULUS

  1. [isim] Millet
    • "Doğrulup gürlüyorsun yeryüzünde yeniden / Her silkinen, kalkınan, kurtulan ulusla sen." (Behçet Kemal Çağlar)

OĞUL

  1. [isim] Erkek evlat
    • "Ertesi günü kardeşimin büyük oğlu geldi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
    • "Hinoğluhin."
  3. Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu
    • "Oğul arısı."
  4. [ünlem] Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü
    • "Bu su onu da devirir oğul!" (Sait Faik Abasıyanık)

KULA

  1. [isim] Gövdesi sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
  2. [sıfat] Bu renkte olan (at)
    • "Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

SULP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bel kemiği, omurga
    • "Yarım asır evvel göç etmiş Çekoslovak Yahudisi bir babanın sulbünden geliyordu." (Haldun Taner)
  2. Döl, nesil, zürriyet
  3. [sıfat] Katı

UFUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yıldızın batması
  2. Ölme

KULE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı
    • "Şu muazzam kule bir mühendisin hayaliydi." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Cihannüma

SULH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Barış
    • "Yurtta sulh, cihanda sulh." (Atatürk)
    • "Yüz milyon lira alacaklıyken kırk milyon liraya sulh oldu."

ULAM

  1. [isim] Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, zümre, grup, kategori
    • "İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler." (Azra Erhat)
  2. Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori

ULUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilimler, ilimler

ULVİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yüce
    • "Doktor Hikmet, o vakit tabiatın bu ulvi manzarası karşısında sarsılarak biraz hakikate gelir gibi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Gökle ilgili olan, semavi

OKUL

  1. [isim] Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep
    • "Daha gelir gelmez, ayağının tozu ile vilayet merkezinin okullarını gezdi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ortaokulun üçüncü yılına geçince okuldan ayrıldı." (Necati Cumalı)
  2. Bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin bütünü
    • "Okul dağıldı."
  3. Ekol

ULAK

  1. [isim] Haberci, haber veren kimse
    • "Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı." (Nezihe Araz)

KULU
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü