İçinde t olan 6 harfli 1833 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe
- "Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya ... çalışmaktır." (Anayasa)
-
Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
- "Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."
-
Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme
- "Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması
-
[isim]
Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe
- BEHİŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cennet
-
[isim]
Cennet
- ÇİTMİK
-
-
[isim]
Üzüm salkımının küçük dalı
-
[sıfat]
Çimdik
- "Bir çitmik biber."
-
[isim]
Üzüm salkımının küçük dalı
- DIŞTAN
-
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
-
[sıfat]
Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)
- ETALON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli
-
[isim]
Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli
- İSTEKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bilardo oyununda toplara vurmak için kullanılan sopa
-
İstika
-
Basımevlerinde kitap formalarını kırmak, katlamak için kullanılan sert tahta veya kemikten yapılmış araç
-
[isim]
Bilardo oyununda toplara vurmak için kullanılan sopa
- SİSTİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle bakterilerin sebep olduğu sidik torbası iltihabı
-
[isim]
Genellikle bakterilerin sebep olduğu sidik torbası iltihabı
- TATARI
-
-
[sıfat]
Tam pişmemiş
-
[sıfat]
Tam pişmemiş
- TESVİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karalama, müsvedde yapma
-
[isim]
Karalama, müsvedde yapma
- TOPRAK
-
-
[isim]
Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
- "Kara toprak. Kireçli toprak. Killi toprak."
- "Bu sabah hesap ettim, küçüğüm toprağa düşeli tam yetmiş üç gece olmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
- "On dakikaya kalmadan adamcağız sizlere ömür! -Toprağı bol olsun diyeceksiniz." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış
- "İki toprak duvarın birleştiği bir girintide diz üstü büzülmüş görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
- "Boş saatlerde, şimdi ikisi de toprak olan iki dostumla sanat tartışmaları yapıyorduk." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Arazi, tarla
- "Köylüye toprak dağıtmak."
-
Kara
- "Toprağa ayak basmak."
-
Ülke
- "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
- TÜMLER
-
-
[sıfat]
Tümleyen, mütemmim
-
[sıfat]
Tümleyen, mütemmim
- AKİTLİ
- ...
- ASORTİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yapıda olan (giysi)
- "Kendi tüyleri ile hiç asorti olmayan ekose bir yelek giymiş." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yapıda olan (giysi)
- GURBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
- "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- HOŞNUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
- "Benimle konuştuklarından hoşnut kalmış gibi görünerek gittiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
- İZAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açıklamalar
-
[isim]
Açıklamalar
- LAKTAZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süt şekerini üzüm şekerine çeviren bir bağırsak enzimi
-
[isim]
Süt şekerini üzüm şekerine çeviren bir bağırsak enzimi
- METRUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- "İki gün sonra onun ölüsünü civardaki metruk bir köşkün kuyusunda buldular." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kullanılmayan
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- OTURMA
-
-
[isim]
Oturmak işi
-
Kısa süre için konukluğa gitme
- "Yemeğini yedikten sonra gece Vehbi Dedeye oturmaya gitti." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Oturmak işi
- TESHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kolaylaştırma
-
[isim]
Kolaylaştırma