İçinde sü olan 8 harfli 134 kelime var. İçerisinde SÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sü olan kelimeler listesine ya da Sonu sü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜREMSİZ
- ...
- SÜTÖLÇER
-
-
[isim]
Sütün yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet
-
[isim]
Sütün yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet
- TESELSÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zincirleme
- "Gelip geçici dâhilerin, birbirinin ayağını kaydırarak teselsül ettiklerini gördük." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile
- "Gözleri kamaştıran güneş aydınlığında bu sesler küçük kubbelerin bitmez tükenmez teselsülünü açar ve parıldatırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması
-
[isim]
Zincirleme
- GÜMÜŞSÜZ
-
-
[sıfat]
Gümüşü olmayan
-
[sıfat]
Gümüşü olmayan
- SÜZÜŞMEK
- ...
- SÜBVANSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
"Para yardımı yapmak, desteklemek" anlamlarındaki sübvanse etmek birleşik fiilinde geçer
-
[isim]
"Para yardımı yapmak, desteklemek" anlamlarındaki sübvanse etmek birleşik fiilinde geçer
- SÜNNETLİ
-
-
[sıfat]
Sünnet edilmiş olan
-
[sıfat]
Sünnet edilmiş olan
- SANSÜRCÜ
-
-
[isim]
Sanat eserlerini denetlemekle görevlendirilmiş kimse
-
Sansür yanlısı
- "Sansürcü bir anlayış."
-
[isim]
Sanat eserlerini denetlemekle görevlendirilmiş kimse
- TECESSÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma
- "Yahya Kemal tecessüsü, üstelemeyi Doğuluların bir kusuru olarak görür." (Salâh Birsel)
-
Merakını gidermeye çalışma, görme, anlama merakı
- "Yenemediğim bir tecessüs beni, bu iki sefilin yanına kadar sürükledi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma
- GÖRGÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- "Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun, yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- SÜZDÜRME
-
-
[isim]
Süzdürmek işi
-
[isim]
Süzdürmek işi
- ŞÜKÜRSÜZ
- ...
- SÜNDÜRME
-
-
[isim]
Sündürmek işi
-
Taze peynir ve şekerle yapılan bir tatlı
-
[isim]
Sündürmek işi
- SÜTÇÜLÜK
-
-
[isim]
Süt satma işi
-
Sütten kaymak, tereyağı, yoğurt, peynir vb. ürünler elde etme işi
-
[isim]
Süt satma işi
- SÜREKSİZ
-
-
[sıfat]
Az süren, devamsız
- "Süreksiz bir mutluluk."
-
Ötümsüz
-
[sıfat]
Az süren, devamsız
- ÇÖZÜMSÜZ
-
-
[sıfat]
Çözümü olmayan
- "Gözleri buğulu, anlamları çözümsüz." (Cahit Uçuk)
-
[sıfat]
Çözümü olmayan
- DÜĞÜNSÜZ
-
-
[sıfat]
Düğünü olmayan
-
[zarf]
Düğün olmadan, düğün yapmadan
-
[sıfat]
Düğünü olmayan
- PÜSÜRSÜZ
-
-
[sıfat]
Püsürü olmayan, pürüzsüz
-
[sıfat]
Püsürü olmayan, pürüzsüz
- BÜZGÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Büzgüsü olmayan
-
[sıfat]
Büzgüsü olmayan
- SÜRÜTMEK
-
-
[-i]
Sürüme işini yaptırmak
-
[-i]
Sürüme işini yaptırmak