İçinde olan 6 harfli 69 kelime var. İçerisinde SÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sü olan kelimeler listesine ya da Sonu sü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

SÜ, ÜS

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÜSÜLÜ

  1. [sıfat] Aralarında dargınlık, küskünlük bulunan
    • "Bayram gelir küsülüler barışır." (Halk türküsü)

KAPSÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şişe kapağı
  2. Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
  3. Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
  4. Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
  5. Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
  6. Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
  7. Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
  8. Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
  9. Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap

YÜZSÜZ

  1. [sıfat] Yüzü olmayan
  2. Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez, arsız
    • "Arkasından en yüzsüz tulumbacının ağzından çıkamayacak bir küfür daha..." (Reşat Nuri Güntekin)

SÜSMEK

  1. [-i] Boynuzlu hayvan boynuzu ile vurmak, tos vurmak
    • "Koç çocuğu süsmüş."

SÜRAHİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.nden yapılan kap
    • "Bardaklara, sürahilere, kırılacak şeylere iyi dikkat ediniz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

SÜTLÜK

  1. [isim] Süt koymaya yarayan kap

YÖNSÜZ

  1. [sıfat] Yönü olmayan
  2. Amaçsız
    • "O henüz şekilsiz, yönsüz isteklerinin peşinde başıboş bir hayat sürmektedir." (Necati Cumalı)

SÜNMEK

  1. [nsz] Esnekliğini yitirerek gevşemek
    • "Bu kumaş kolay kolay sünmez."
  2. Kopmadan uzamak, gerilmek

SÜLFÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kükürdün başka bir elementle yaptığı birleşik

SÜNGER

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
    • "Bir türlü doyamadığım hürriyetimin üstüne sünger çekmek lazım geliyordu." (Orhan Kemal)
  2. Bu hayvanın temizlik işlerinde kullanılan, suyu fazlaca çeken esnek iskeleti
  3. Yapay olarak elde edilen temizlik veya dolgu gereci

YÜKSÜZ
...
SÜRMEK

  1. [-i] Yönetip yürütmek, sevk etmek
    • "Fakat bereket ki bu nevi duygular ancak masal ve romanlarda sürüp gider." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Devam etmek
    • "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer." (Anayasa)
  3. Önüne katıp götürmek
    • "Koyunları sürmek."
  4. Uzatmak, ileri doğru itmek
    • "Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Dokundurmak, değdirmek
    • "Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek
    • "Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler." (Yusuf Ziya Ortaç)
  7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek
    • "Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor." (Refik Halit Karay)
  8. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak
    • "Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak
  10. [-i] Herhangi bir durum içinde bulunmak
    • "Dört duvar arasında bir memur hayat sürüyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
  11. [-i] Pulluk veya sabanla toprağı işlemek
    • "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." (Ömer Seyfettin)
  12. [nsz] Olmaya devam etmek
    • "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum." (Aka Gündüz)
  13. [nsz] Zaman geçmek
    • "Çok sürmez, her şey düzelir."
  14. [nsz] Zaman almak
    • "Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü." (Ahmet Haşim)
  15. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek
    • "Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı." (Refik Halit Karay)
  16. [nsz] Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak

SÜRTME

  1. [isim] Sürtmek işi

SANSÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, yayın ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim
  2. Denetleme işini yapan kurul

TÜYSÜZ

  1. [sıfat] Tüyü olmayan
    • "Tüysüz kollarında bir adale hareketi görülüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Henüz bıyığı, sakalı çıkmamış

ABSÜRT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Saçma
    • "Şam'daki caminin Ayasofya ile boy ölçüşebileceğini düşünmek bile absürt olur." (Aydın Boysan)

GÜÇSÜZ

  1. [sıfat] Gücü olmayan, âciz
    • "Silahlarından birini elinden bırakmış, güçsüz düşmüştür." (Necati Cumalı)

SÜTKIZ

  1. [isim] Bir kadının kendi çocuğu değilken emzirdiği ve kocasıyla birlikte evlat olarak benimsediği kız çocuk
    • "Siz bizim hanımefendinin ölen kocasının erkek kardeşinin sütkızı imişsiniz." (Peyami Safa)

SÜZENİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kasnağa gerilmiş kumaşa iğne veya tığla yapılan bir tür nakış

SÜZGÜN

  1. [sıfat] Biraz zayıflamış, güçsüzleşmiş
    • "Dikkat ettim, süzgün bir yüzü, güzel kirpikleri, nemli, şeffaf dudakları vardı." (Orhan Veli Kanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü