İçinde se olan 6 harfli 169 kelime var. İçerisinde SE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında se olan kelimeler listesine ya da Sonu se ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEKANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli bir süre içinde arka arkaya giden şeyler, dizi
-
Bir bütün meydana getiren planlar dizisi
-
Bir melodi veya ritim motifinin gamın değişik derecelerinde tekrarı
-
[isim]
Belirli bir süre içinde arka arkaya giden şeyler, dizi
- SERVER
- ...
- ÇİSEME
-
-
[isim]
Çisemek işi
-
[isim]
Çisemek işi
- SEGMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
- SEĞMEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bayram günlerinde, düğünlerde törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit
-
[isim]
Bayram günlerinde, düğünlerde törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit
- APSENT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pelinle kokulandırılmış sert bir içki
-
[isim]
Pelinle kokulandırılmış sert bir içki
- MOBESE
- ...
- SENDEN
-
-
birisi tarafında olan (kimse)
- "Nihayeti bulunmaz bir sen ben davasına düşmüşler." (Ömer Seyfettin)
- "Kuşağından mendilini çıkarıp göz yaşlarını sildi. -Ya Rabbi sen bilirsin, ya Rabbi sen bilirsin diye söylendi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Başını kaldırdı, seni seni diyerek başını sallayıp gülümsedi." (Haldun Taner)
-
birisi tarafında olan (kimse)
- KEVSER
- ...
- SELFİE
- ...
- SENSÖR
- ...
- SERİLİ
-
-
[sıfat]
Serilmiş, yayılmış
- "Başını, masanın üzerine serili bir plana eğdi." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Serilmiş, yayılmış
- SEYYAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akışkan
-
[sıfat]
Akışkan
- YERSEL
-
-
[sıfat]
Yerle ilgili
-
[sıfat]
Yerle ilgili
- SEYYAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gezgin, turist
- "Seyyah olup şu âlemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu." (Pir Sultan Abdal)
-
[isim]
Gezgin, turist
- SEKMAN
- ...
- SEPİLİ
-
-
[sıfat]
Sepilenmiş, tabaklanmış (deri, post)
-
[sıfat]
Sepilenmiş, tabaklanmış (deri, post)
- TELSEL
- ...
- YÜKSEK
-
-
[sıfat]
Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan
- "... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." (Ömer Seyfettin)
- "Karşımdakilerin içtimai mevkileri ne kadar yüksek olursa ben o kadar yüksekten alırım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "O kadar nefret ettiğim İsmail, kim bilir bana ne yüksekten bakacak." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bekçi, onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu." (Haldun Taner)
-
Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan
- "İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." (Haldun Taner)
-
Güçlü, etkili, şiddetli
- "Yüksek basınç. Yüksek gerilim."
- "Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Derece veya makamı bakımından üstün
- "Yüksek kurul."
-
Normal değerlerin üstünde olan, çok
- "Türk milletinin karakteri yüksektir." (Atatürk)
-
Erdemli, faziletli
- "Yüksek duygu."
-
Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan
- "Yüksek sosyete."
-
[isim]
Yukarıda, üst tarafta olan yer
- "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Büyük para ile
- "Yüksek oynamak."
-
[sıfat]
Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan
- DİRSEK
-
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- "Bugünlerde size dirsek çevirmişler, sebebini biliyor musunuz?" (Emine Işınsu)
- "Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti." (Samiha Ayverdi)
-
Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm
- "Dirseği yırtık neftî bir örme ceket giymiş." (Peyami Safa)
-
Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası
- "Bu iki boruyu bir dirsekle birbirine bağlamalı."
-
Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas
- "Elini oturduğu koltuğun dirsek yerine vurunca ben kalktım." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı