İçinde sal olan 5 harfli 35 kelime var. İçerisinde SAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sal olan kelimeler listesine ya da Sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

SAL

2 Harfli Kelimeler

AL, AS, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SALAŞ

Kelime Kökeni : Macarca

  1. [isim] Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân
    • "Bizim salaş bütün ömrünce kaç defa süpürülmüş, kaç defa yıkanmış?" (Aka Gündüz)
  2. Tahtadan yapılmış (baraka)
    • "Kenar mahalleleri gezerken birtakım salaş barakalar göreceksiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [sıfat] Uyumsuz, derme çatma, kötü görünen

SALGI

  1. [isim] Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
    • "Tükürük bir salgıdır."
  2. Güneşten dışarı doğru madde fırlaması

SALÇA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi
    • "Biber salçası. domates salçası."
  2. Domates, baharat vb. şeylerle yapılan, çoğunlukla et yemeklerine katılan sos

MASAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür
    • "Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır." (Necati Cumalı)
  2. Boş, boşuna söylenmiş söz
    • "Müttefikler karşı hücuma geçtikten sonra, milleti aynı masalla uyutmak olanaksızlaştı." (Haldun Taner)
  3. Değersiz, önemsiz şey
    • "Yaratıcı gücü kalmayan bir yazıcı bir masaldan başka nedir?" (Halide Edip Adıvar)

SALİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Esen, sağlam
  2. Sakin, huzurlu
    • "Ben kahveye salim kafayla, serinkanlılıkla düşünmek için gittim." (Zeyyat Selimoğlu)

VİSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevgiliye kavuşma
    • "Aşk derdinin çaresi visaldir." (Reşat Nuri Güntekin)

SALUR
...
EMSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Benzer
    • "Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Yaşıt, eş, denk
    • "Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu." (Haldun Taner)
  3. Örnek
  4. Kat sayı

SALIK

  1. [isim] Tavsiye
    • "Dün akşam, bana bu kahveyi salık verdikleri zaman bütün gece sevincimden gözüme uyku girmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Olmuş veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber

SALTA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması

SALMA

  1. [isim] Salmak işi
    • "Sokaklarda salma geziyor."
    • "Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar." (Ragıp Akyavaş)
  2. Pirinçle pişirilen bir tür yemek
    • "Midye salması."
  3. Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
  4. Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
  5. Kuşların üretilmesine ayrılan oda
  6. [sıfat] Başıboş gezen (hayvan)
    • "Salma sığır."
  7. [sıfat] Sürekli akan (su)
  8. Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri

SALVO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Genellikle topla yapılan yaylım ateş
    • "Ben, düşman donanmalarının göğüslerimize savurduğu salvoları da seyrettim, onları da seyrettim, onları da dinledim." (Aka Gündüz)

YASAL

  1. [sıfat] Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni (I), meşru, legal

SALCI

  1. [isim] Sal ile yolcu ve yük taşıyan kimse

ADSAL

  1. [sıfat] Adla ilgili, ad niteliğinde olan

UYSAL

  1. [sıfat] Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı
    • "Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." (Aka Gündüz)

SALİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir yola giren, bir yolda giden
    • "Güreşe merak sardı. Bir dine salik olanların fanatizmi ile güreş âşığı kesildi." (Haldun Taner)
  2. Bir tarikata bağlanan

SALAR
...
SALON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
    • "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." (Peyami Safa)
  2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer
    • "Düğün salonu. Konferans salonu."
  3. Dükkân, mağaza
    • "Çay salonu. Berber salonu."

SALAK

  1. [isim] Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü