İçinde rb olan 7 harfli 27 kelime var. İçerisinde RB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rb olan kelimeler listesine ya da Sonu rb ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- URBASIZ
- ...
- BARBAŞI
-
-
[isim]
Bar oyunlarında sıranın sağ başında yer alan ve oyunun düzenini sağlayan kimse
-
[isim]
Bar oyunlarında sıranın sağ başında yer alan ve oyunun düzenini sağlayan kimse
- ARBALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
- SERBEST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
- "Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bıraktık."
-
Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür
- "Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan
- "Öğleyin serbestim, gelebilirsin."
-
Bazı kurallara bağlı olmayan
- "Serbest ticaret. Serbest nazım."
-
Sıkılmadan, şaşırmadan konuşan ve davranan
-
Ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın)
-
Hareketi herhangi bir biçimde engellenmeyen
- "Geçiş serbest."
-
[zarf]
Rahat, özgür, bağımsız bir biçimde
- "Ötekilere de pek serbest davranır isem de onlar benden utanırlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
- ABSORBE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Soğurma
-
[isim]
Soğurma
- BİRBİRİ
-
-
[zamir]
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu
- "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar." (Nahid Sırrı Örik)
- "Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Son günlerde birbiri üstüne gelen yorgunluklardan söz etti." (Necati Cumalı)
- "Birbirimizi yiyecek zaman değil çocuklar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zamir]
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu
- CERBEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel konuşma
- "Aldıracak bir şey olmadığını cerbezesiyle tekrar etti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Beceriklilik, girginlik
-
Kurnazlık, hilekârlık
-
[isim]
Güzel konuşma
- BARBATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü, kale korkuluğu
-
[isim]
Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü, kale korkuluğu
- DARBECİ
-
-
[isim]
Vuran, çarpan kimse
-
Darbe yaparak yönetime el koyan kimse
-
[isim]
Vuran, çarpan kimse
- DARBUKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toprak veya madenden yapılan, bir yanı açık, vurmalı çalgı
-
[isim]
Toprak veya madenden yapılan, bir yanı açık, vurmalı çalgı
- HARBİCİ
-
-
[isim]
Doğrucu
-
[isim]
Doğrucu
- KURBAĞA
-
-
[isim]
Kurbağalardan, yumurta ile üreyen, yavruları gelişimlerini durgun sularda tamamladıktan sonra kuyruğu ve solungacı körelerek karada yaşayabilen, sıçrayarak yürüyen ve suda iyi yüzen küçük hayvan
-
[isim]
Kurbağalardan, yumurta ile üreyen, yavruları gelişimlerini durgun sularda tamamladıktan sonra kuyruğu ve solungacı körelerek karada yaşayabilen, sıçrayarak yürüyen ve suda iyi yüzen küçük hayvan
- ÇORBACI
-
-
[isim]
Çorba pişirip satan kimse
-
Tayfaların gemi sahibine verdikleri ad
-
Taşrada halkın Hristiyan ileri gelenlerine verdiği unvan
- "İstasyonda bir çorbacı ve köylü kalabalığı kaynaşıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yeniçerilerde bir birlik komutanı
-
[isim]
Çorba pişirip satan kimse
- FARBALA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fırfır
- "Tam o sırada çıt etti, merdivenin üstüne asılı farbalaların bir köşesi koptu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Fırfır
- CIRBOĞA
-
-
[isim]
Bir tür çöl sıçanı (Dipus Caegyptius)
-
Cılız, zayıf, çelimsiz çocuk
-
[isim]
Bir tür çöl sıçanı (Dipus Caegyptius)
- TORBALI
-
-
[sıfat]
Torbası olan
-
[sıfat]
Torbası olan
- AMBERBU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hindistan'da, İran'da yetişen, piştiğinde güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tür pirinç
-
[isim]
Hindistan'da, İran'da yetişen, piştiğinde güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tür pirinç
- TERBİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğitim
- "Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Allah rahmet eyleye, ben terbiyemi anamdan aldım." (Burhan Felek)
-
Görgü
-
Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma
-
Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme
-
Hayvanı alıştırma
- "Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Eğitim
- ZORBACA
-
-
Zorba bir yol seçerek
-
Zorba bir yol seçerek
- ERBİYUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Atom numarası 68, atom ağırlığı 167,2 olan, tabiatta çok az bulunan, uygulama alanı olmayan bir element (simgesi Er)
-
[isim]
Atom numarası 68, atom ağırlığı 167,2 olan, tabiatta çok az bulunan, uygulama alanı olmayan bir element (simgesi Er)