İçinde r olan 3 harfli 108 kelime var. İçerisinde R harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında r harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu r harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kuvvet, kudret

FAR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
    • "Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı." (Necati Cumalı)

BOR

  1. [sıfat] İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak

PÜR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dolu (II)

YER

  1. [isim] Dünya
    • "Yer bakır gök demir kesilmiş, günlerden beri deniz karış karış aranmış, balık yoktur." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Sinemada zar zor bir yer bulduk."
    • "Etrafını zehirleye zehirleye yaşadıktan sonra hâlâ insanlar ona kendi aralarında bir yer veriyorlardı." (Mahmut Yesari)
    • "Hakkın var imam, hakkın var, yerden göğe kadar hakkın var." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
    • "İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu maddede yer alan genel sıralama sebepleri temel hak ve hürriyetleri tümü için geçerlidir." (Anayasa)
    • "Aklımda yer etmiş olmalı ki mahalleden çıkarken biliyordum oraya gideceğimi." (Orhan Pamuk)
    • "Hanımların içinde rezil olmuştur, yer yarılsa da içine geçsem diye aklından geçmiştir." (Haldun Taner)
  3. Gezinilen, ayakla basılan taban
    • "Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu." (Haldun Taner)
    • "Herkes onun az zamanda büyük yer tutacağını, bir zaman gelip sefir, nazır olacağını söylüyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından ... yerine getirilir." (Anayasa)
  4. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge
    • "Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır." (Erhan Bener)
  5. Durum, konum, vaziyet
    • "Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir."
  6. Ülke
  7. Görev, makam
    • "Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz?" (Memduh Şevket Esendal)
  8. Önem
    • "Uçağın yurt savunmasındaki yeri."
  9. İz
  10. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa
    • "Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar."
  11. Ekime elverişli toprak parçası, arazi
    • "Çorak yerde ot bitmez."
  12. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal
    • "Toplantı yeri. Kaza yeri."
  13. Otel, motel vb.nde kalınacak oda
    • "Yeriniz var mı?"
  14. Sinema ve tiyatroda veya taşıtlarda oturulacak koltuk, sandalye
    • "Ön tarafta bir yer bulup oturunca kurnazlığına pek sevindi." (Haldun Taner)
  15. Durum, konum
    • "Sen benim yerimde olsan ne yapardın?"

KUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
    • "Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı."
  2. Düzey

CER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çekme, sürükleyerek götürme
    • "... padişahlardan birinin torunu çıkageldi, yarı ümmi bir adamla cerre çıkmıştı ." (Refik Halit Karay)

ROL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı
    • "Halide Edip Hanım'ın Kenan Çobanları'nda rol almıştı bu kız." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Rol yapmaya kalkışsa yüzüne gözüne bulaştıracağını biliyordu." (Tarık Buğra)
    • "Sizinle benim bunda bir rolümüz oldu muydu?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Görgülü rolüne çıkmış zekâsız bir türediye benzeyecek." (Refik Halit Karay)
  2. Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev
    • "Ev kadını rolünü çok ciddiyetle ele almıştım." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bunda ne hocanın bilgisi ne çocuğun çalışkanlığı rol oynar." (Burhan Felek)
  3. Gerçek olmayan davranış, gösteriş

ERG

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] C. G. S. sisteminde, uygulama noktasını, kuvvet yönünde 1 cm hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yaptığı işe eşit olan iş birimi: Bir kilogrammetre 981 x 105 erge eşittir

RUZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gün

RUM
...
TER

  1. [isim] Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı
    • "O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "... göbek taşında ter atarken bunaldı."
    • "Elleri ayakları buz kesildi, soğuk bir ter boşandı bütün vücudundan." (Çetin Altan)

IRA

  1. [isim] Karakter

RUJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Türlü renklerde dudak boyası
    • "Yanaklara, dudaklara, gül renkli ruj sürülmüş ama belli belirsiz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

RUF

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Çatı, dam

REY

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Oy
    • "Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ekseriyeti öksürüklü ise de henüz rey verecek kadar kolunu oynatabilir." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Düşünce, görüş, fikir
    • "Vicdanları ile baş başa düşünüp sonra da aralarında müşavere ederek reylerini bildireceklerdi." (Tarık Buğra)

GIR

  1. [isim] Söz, lakırtı
  2. [sıfat] Yalan, uydurma

PER
...
ARK

  1. [isim] İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık

HAR

  1. [isim] "Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
    • "Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü