İçinde n olan 4 harfli 328 kelime var. İçerisinde N harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında n harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖREN
-
-
[isim]
Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane
-
[isim]
Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane
- SPİN
- ...
- RİNT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gönül eri
-
Sarhoş, ayyaş kimse
-
[isim]
Gönül eri
- ÜRÜN
-
-
[isim]
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
-
Eser
- "Cumhuriyet dönemi ressamlarının ürünleri sergilendi."
-
Bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
-
Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey
-
[isim]
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
- KANI
-
-
[isim]
İnanç, düşünce, kanaat
- "Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
İnanç, düşünce, kanaat
- ANNE
-
-
[isim]
Çocuğunu dünyaya getiren kadın, ana, valide
- "Evlendikten iki yıl sonra anne oldu."
-
Yavrusu olan dişi hayvan
-
[isim]
Çocuğunu dünyaya getiren kadın, ana, valide
- EMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi
-
[isim]
Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi
- KRON
-
-
[isim]
Çek para birimi
-
[isim]
Çek para birimi
- BERN
- ...
- İNEK
-
-
[isim]
Dişi sığır
-
Çok çalışan öğrenci
-
İbne
-
[sıfat]
Aptal, bön
-
[isim]
Dişi sığır
- KINA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- "Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu." (Aka Gündüz)
- "Kına gibi derler o taraflarda iyi işlenmiş topraklara." (Necati Cumalı)
- "Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- LAİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Lanetlenmiş, melun
-
[sıfat]
Lanetlenmiş, melun
- ENAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaratılmış bütün canlılar
-
Halk
-
[isim]
Yaratılmış bütün canlılar
- ÖNCE
-
-
[isim]
Baştaki, geçmişteki bölüm, geçmiş zaman
- "Demin söyledikleri bana sadece daha önce olup bitenleri düşündürdü." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı
- "Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." (Burhan Felek)
-
[isim]
Baştaki, geçmişteki bölüm, geçmiş zaman
- RANT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir mal veya paranın, belirli bir süre içinde emek verilmeksizin sağladığı gelir
- "Fırlayan arsa rantları, oy ticareti hissesi olarak paylaşıldı." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Bir mal veya paranın, belirli bir süre içinde emek verilmeksizin sağladığı gelir
- İANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım
- "Sen birkaç kuruş iane verirsen belki bir şey olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yardım amacıyla toplanan para
-
[isim]
Yardım
- NECE
-
-
[zarf]
Hangi dilde, hangi dilden?
- "Bu adam nece konuşuyor? Bu yazı necedir?"
-
[zarf]
Hangi dilde, hangi dilden?
- NEMF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Böceklerin kurtçuk durumdan yetişkin duruma geçerken aldıkları özel biçim
-
[isim]
Böceklerin kurtçuk durumdan yetişkin duruma geçerken aldıkları özel biçim
- FENA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İyi nitelikte olmayan, kötü
- "Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir." (Burhan Felek)
- "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum duygusu kapladı." (Peyami Safa)
-
Üzücü
- "Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki..." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu koku beni fena etti."
-
İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse)
- "Fena bir öğrenci."
-
Hoşa gitmeyen, rahatsız edici
- "Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım." (Refik Halit Karay)
-
Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan
- "Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum." (Peyami Safa)
-
[zarf]
Çok
- "Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
İyi nitelikte olmayan, kötü
- DANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks
- "Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur." (Peyami Safa)
- "Demin tek başına dans ederek yaptığım soytarılıklardan utanıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks