İçinde lal olan 9 harfli 25 kelime var. İçerisinde LAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lal olan kelimeler listesine ya da Sonu lal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAL
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CİLALATMA
-
-
[isim]
Cilalatmak işi
-
[isim]
Cilalatmak işi
- KOLALAYIŞ
-
-
[isim]
Kolalama işi veya biçimi
-
[isim]
Kolalama işi veya biçimi
- AKILALMAZ
- ...
- BALALAYKA
-
-
[isim]
Üç köşeli, üç teli olan Rus halk sazı
- "Akşam eve dönüp de işimi bitirince balalayka çalarım." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Üç köşeli, üç teli olan Rus halk sazı
- ZULALAMAK
- ...
- CELALİLİK
- ...
- TELALAMAK
-
-
[-i]
İki kumaş parçası arasına tela koymak
-
[-i]
İki kumaş parçası arasına tela koymak
- HELALÜHOŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yapılmış bir iyilikten, yardımdan söz edilirken buna pişman olunmadığını anlatmak için söylenen helalühoş olsun sözünde geçen bir söz
-
[sıfat]
Yapılmış bir iyilikten, yardımdan söz edilirken buna pişman olunmadığını anlatmak için söylenen helalühoş olsun sözünde geçen bir söz
- TELLALLIK
-
-
[isim]
Tellalın yaptığı iş
-
Tellala verilen ücret veya yüzdelik, tellaliye
- "Kocamın tellallığı ile bir dükkân alım satımında tamam beş lira hakkımızı yediler." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tellalın yaptığı iş
- CELALLİCE
-
-
[sıfat]
Celalli gibi, celalliye benzer
- "Ev sahibi celallice bir adamdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Celalli gibi, celalliye benzer
- LALÜEBKEM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz
-
[sıfat]
Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz
- CİLALAMAK
-
-
[-i]
Cila sürerek parlatmak, cila vurmak
-
Övmek
-
Tat katmak
- "Akşama Canfendi'nin yaptığı bu lezzetli yemek, rakıyı ve eğlenceyi cilalamıştı." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Cila sürerek parlatmak, cila vurmak
- KOLALATMA
-
-
[isim]
Kolalatma işi
-
[isim]
Kolalatma işi
- CİLALANMA
-
-
[isim]
Cilalanmak işi
-
[isim]
Cilalanmak işi
- KOLALAMAK
-
-
[-i]
Gömlek, örtü vb. şeyleri, sert ve parlak olması için kolalı suya batırıp ütülemek
- "Yaşmak kolalamak ve ütülemek kolay işlerden değildir." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Gömlek, örtü vb. şeyleri, sert ve parlak olması için kolalı suya batırıp ütülemek
- HELALZADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nikâhlı bir ana ve babadan doğmuş kimse
-
Doğruluktan ayrılmayan, helal süt emmiş kimse
-
[isim]
Nikâhlı bir ana ve babadan doğmuş kimse
- EVELALLAH
- ...
- TELLALİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tellallık
-
[isim]
Tellallık
- İHTİLALCİ
-
-
[isim]
İhtilal yanlısı ve ihtilal yapan kimse, devrimci
- "Sonra belki de o ihtilalci tonunu yumuşatmaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
İhtilal yanlısı ve ihtilal yapan kimse, devrimci
- FARBALALI
- ...