İçinde olan 5 harfli 128 kelime var. İçerisinde KI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kı olan kelimeler listesine ya da Sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIDEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir görevde rütbece eskilik
    • "Ali Fuad Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir görevde geçirilen süre

KISIT

  1. [isim] Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşları tarafından kaldırılması
  2. Bunama, mahkûm olma vb. nedenlerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, kısıtlılık, kısıtlama, hacir

NAKIŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi
    • "Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim
    • "Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı
  4. Hile

ÇIKIŞ

  1. [isim] Çıkma işi veya biçimi
    • "Çiğ patatesle patlıcanı düşününüz, sıcak külden çıkışına bakınız, ne leziz yemektir." (Refik Halit Karay)
  2. Bir yerden çıkmak için kullanılan yer
  3. Yokuş
  4. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması
  5. Mezuniyet, okul bitirme
  6. Çıkış belgesi
  7. Beklenilmeyen bir sırada yapılan sert konuşma
  8. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti
  9. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı
  10. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar

SAKIZ

  1. [isim] Bazı ağaçların ve özellikle sakız ağacının kabuğundan sızan, çiğnendiğinde yumuşayan, hoş kokulu, beyaz renkli reçine
    • "Kız kucağında hiç kullanılmamış, sakız gibi bir çamaşır sepeti ile çadırdan çıktı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Şekerli ve kokulu ağızda çiğnenen eğlence yiyeceği, ciklet
  3. Vücudu beyaz olup başta ve ayaklarda belirgin siyah işaretler bulunan, ince kemik yapılı ve yüksek ayaklı, ince yağsız uzun kuyruklu bir koyun türü
  4. Sakız ağacı
    • "Sizi İnce dağ yollarının sakız gölgeleri içinde yalnız bırakmak lazım geldiğini hissediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

KILMA

  1. [isim] Kılmak işi

KIBLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
  2. Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön
    • "Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Güneyden esen yel
  4. Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer

KISMA

  1. [isim] Kısmak işi

KISKA

  1. [isim] Arpacık soğanı

KIŞIN

  1. [zarf] Kış mevsiminde, kış süresince
    • "Cuma ve pazartesi geceleri, kışın Aksaray'daki evimizde boza partisi verilirdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

YILKI

  1. [isim] At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü
  2. Başıboş bırakılmış at veya eşek

KATKI

  1. [isim] Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım
    • "Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu." (Necati Cumalı)
  2. Bir şeye katılan başka bir madde
  3. Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler
  4. Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan

KIMIZ

  1. [isim] Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi, bir Türk içkisi
    • "Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı." (Ahmet Muhip Dranas)

KIRCA

  1. [sıfat] Hafif kırlaşmış
    • "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)

BIÇKI

  1. [isim] Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
  2. Motorla çalışan bir çeşit güçlü testere
  3. Saraç bıçağı
  4. Bağ budamaya yarayan dişli bıçak

KAKIŞ

  1. [isim] Kakma işi veya biçimi

KILLI

  1. [sıfat] Kılı olan, kıl ile kaplı

KIRIK

  1. [sıfat] Kırılmış olan
    • "Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Melez
    • "Kırık tazı."
  3. Tam nota göre düşük olan (not)
    • "Üç dersten kırığı var. Kırık not."
  4. [isim] Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
    • "Cam kırığı."
  5. [isim] Kemiğin bir etki ile kırılması
    • "Kolunda kırık yok ama çıkık var."
  6. [isim] Bir şeyin kırılan yeri
    • "Bunun kırığı neresinde?"
  7. [isim] Kırıntı
    • "Ekmek kırığı."
  8. [isim] Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
  9. Gücenmiş, üzgün
    • "Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." (Behçet Necatigil)

KISIM

  1. [isim] Avuç dolusu

KAKIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as, ermin (Mustela erminea)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü