İçinde ku olan 5 harfli 110 kelime var. İçerisinde KU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ku olan kelimeler listesine ya da Sonu ku ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MUKUS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Solunum yolları ve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde

UÇKUR

  1. [isim] Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
    • "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
  2. Cinsel duygu veya ilişki
    • "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)

KUTUP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri
    • "Kutuplara gitmeği bile çok düşündüm." (Peyami Safa)
  2. Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri
    • "Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor." (Necati Cumalı)
  3. Gök küresinin, dolayında döndüğü varsayılan eksenin iki ucundan her biri
  4. Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
  5. Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
  6. Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
    • "Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)

KUNDA

  1. [isim] Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek

KUZUM

  1. okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)

YOKUŞ

  1. [isim] Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı
    • "Arkadaşımla beraber ... kısa bir yokuşu tırmandık." (Falih Rıfkı Atay)

KUMRU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Güvercinler takımından, güvercinden küçük, boz, gri renkli bir kuş (Streptopelia)
    • "Başlarını dinlerler, kumru gibi yuvalarında oturur, şunun bunun aleyhinde konuşmazlar." (Burhan Felek)
  2. Hamurdan yapılan, sandviçe benzeyen bir tür yiyecek

KUYUM

  1. [isim] Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
    • "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)

SÜKUN
...
OKUMA

  1. [isim] Okumak işi, kıraat
    • "Okuması vardı, yazması azdı." (Burhan Felek)

SUKUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşme
    • "Bu davanın sukutunu talep ederim." (Sait Faik Abasıyanık)

KULAÇ

  1. [isim] Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık
    • "Hortum beş on kulaç ötemize yanaşmıştı." (Halikarnas Balıkçısı)

KUZİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen, böle

RAKUN

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kuzey Amerika'da, ağaçlarda yaşayan, kafası tilkiye benzeyen, uzun kuyruğu alaca halkalı, boyu yaklaşık 90, kuyruğu 30 cm olan kürklü hayvan (Procyon lotor)

OKUME

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Afrika'da yetişen, kerestesi parlak, öz odunu mor, dış odunu pembe renkli bir ağaç (Aucoumea)

KUMLU

  1. [sıfat] İçinde kum bulunan
    • "Kumlu toprak."
  2. Çok ufak ve sık benekli
    • "Kumlu kumaş."

KUŞÇA
...
KURUN
...
KUSUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eksiklik, noksan, nakısa
    • "Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız." (Burhan Felek)
    • "Hepsi de yeni gelende bir kusur arıyorlar." (Refik Halit Karay)
    • "Saygıda kusur etmemek için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
    • "Kusura bakma, hatırını soramadım." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Özür
    • "Nesine itiraz ederseniz ediniz, boyun bağına, pantolonun ütüsüne kusur bulamazsınız." (Halide Edip Adıvar)
  3. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama
  4. Elverişsiz durum

YOKUM

  1. ben yokum
    • "Yok canım, ben belediye taraflısı değilim. Sizden yanayım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "İki saatte ağaç yetiştireceklermiş. -Yok, devenin başı!"
    • "Kurtulmak için ya yok olmalı ya yok etmeli." (Atilla İlhan)
    • "İttihat ve Terakki'nin yok olduğu bir günde ben İttihatçı'yım diyen bu adam, onun var olduğu günlerde, kötülüklerine bütün gücü ile karşı koyan adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü