İçinde kr olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde KR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kr olan kelimeler listesine ya da Sonu kr ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KREPE
- ...
- FIKRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- "Nasrettin Hocanın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir." (Burhan Felek)
-
Gazete veya dergilerde gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazı türü
- "Dişimi sıkıp da altı yedi fıkra birden çıkartırsam gazetenin yazıları aksamayacaktı." (Çetin Altan)
-
Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
- "Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir." (Anayasa)
-
Paragraf
-
Omur
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- KRİKO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ağır bir yükün kaldırılmasını veya alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan alet, kaldırıcı
-
[isim]
Ağır bir yükün kaldırılmasını veya alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan alet, kaldırıcı
- KRAÇA
-
-
[isim]
İstavrit balığının küçüğü
-
[isim]
İstavrit balığının küçüğü
- NOKRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık
-
[isim]
Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık
- MAKRO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Büyük, geniş, mikro karşıtı
-
[sıfat]
Büyük, geniş, mikro karşıtı
- OKRUK
- ...
- İKRAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- "Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu, şarapların en eskisini ikram ettiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyi armağan olarak verme, sunma
- "Üstat, bunların ikram olduğunun farkında değildi." (Çetin Altan)
-
Alışverişte satıcının alıcıya yaptığı indirim
-
Sunulan şey
- "Konuklarına ikramları çoktu."
-
[isim]
Konuğu ağırlama
- KEKRE
-
-
[sıfat]
Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
-
[sıfat]
Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan
- KROŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boksta bir yumruk vuruş biçimi
-
[isim]
Boksta bir yumruk vuruş biçimi
- İKRAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- KRAMP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kasınç
-
[isim]
Kasınç
- NEKRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci
- "Nekre ve zarif, iyi bir hatipti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci
- AKRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, taydaş, öğür
- "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, taydaş, öğür
- ÇIKRA
-
-
[isim]
Sık çalı
-
[isim]
Sık çalı
- BEKRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ayyaş
-
[sıfat]
Ayyaş
- İKRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Borç veya ödünç verme
-
[isim]
Borç veya ödünç verme
- İKRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
- "İkrar verdi cahil gönlüm inandı / Seherin yelleri esti gelmedi." (Karacaoğlan)
-
Bildirme
-
Benimseme, onama, kabul, tasdik
- "Sükût ikrardan gelir."
-
[isim]
Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
- KÜKRE
-
-
[sıfat]
Öfke veya cinsel istek yüzünden saldırıcı bir durum alan (hayvan)
-
[sıfat]
Öfke veya cinsel istek yüzünden saldırıcı bir durum alan (hayvan)
- EKRAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
-
Beyaz perde, görüntülük
-
Televizyon camı, görüntülük
-
[isim]
Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük