İçinde k olan 7 harfli 3209 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ABANMAK

  1. [-e] Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak
    • "Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun?" (Burhan Felek)
  2. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak
    • "Baba, 'ya Allah' nidası ile yerinden zorla, oğluna abanarak kalktı." (Refik Halit Karay)
  3. Güç vererek direnmek, bastırmak
  4. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak
  5. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak
    • "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
  6. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak
  7. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak

AKİLLİK
...
AKİSSİZ
...
AYRIKSI

  1. [sıfat] Alışılagelmiş töre ve davranışlara aykırı olan, eksantrik
  2. Başka, bambaşka, apayrı

BOYAMAK

  1. [-i] Boya sürerek veya boyaya batırarak renk vermek
    • "Rastıkla, yanağındaki beni de boyadı."
  2. Ağır söz söylemek, aşağılamak

DAMAKSI

  1. [sıfat] Boğumlanma noktası damakta bulunan (ses)
    • "Kişi kelimesindeki k damaksı bir sestir."

DÖKÜNTÜ

  1. [isim] Dökülmüş, saçılmış şeyler
    • "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bir topluluktan geri kalmış kimseler
  3. Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi
  4. Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı
  5. Değersiz, bayağı, ayak takımından olan kimse
    • "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  6. [sıfat] İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat
    • "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." (Çetin Altan)
  7. Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti
  8. Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer

İNATLIK
...
KADEMLİ

  1. [sıfat] Uğurlu

KIRKLAR

  1. [isim] Kırk kişilik evliya topluluğu

KUİNTET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Beşli, kentet
    • "Ses kuinteti. Yaylı sazlar kuinteti."

ÖDEŞMEK

  1. [nsz] Birbirine olan borçları ödeyip alacak verecek bırakmamak
  2. Karşılık olarak benzer iş, hareket yapıp veya bir şey verip borçlu kalmamak
    • "İçinden, yarın paydosu biraz erken çalar, ödeşiriz, diye düşündü." (Haldun Taner)

SAKIZCI

  1. [isim] Sakız yapan veya satan kimse

BİLEZİK

  1. [isim] Genellikle altın, gümüş vb. elementlerden yapılan ve bileğe süs için takılan halka
    • "Saçları o kalın altın bilezikler gibi yaldız sarısına boyalıdır." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İki borunun ucunu birleştirmeye yarayan halkaya benzer parça
    • "Sonra ayağını yandaki su borusunun bileziğine koydu." (Çetin Altan)
  3. Motor pistonlarına, yağlama, soğutma, özellikle sızıntıyı önleme vb. amaçlarla yerleştirilmiş, genel olarak dökme demirden yapılmış, uçları açık ve esnek halka
  4. Mobilyaların ayak altlarına takılan kare, dikdörtgen, silindir, kesik koni vb. şekilli, pirinç veya nikel kaplı demirden yapılmış, iki ucu delik gereç
  5. Kelepçe

BILKIMA

  1. [isim] Bılkımak işi veya durumu

ÇABUCAK

  1. [zarf] Vakit geçirmeden, kısa sürede, aceleten, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir çırpıda, birden, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik, hemencek, hızla, hızlı, hızlı hızlı, ivedilikle, lahzada, müstacelen, palas pandıras, serian, süratle, şipşak, tez beri, tezce, tezelden, yellim yelalim
    • "Yatakta çabucak doğruldu." (Atilla İlhan)
  2. Kolaylıkla

EYİTMEK

  1. [nsz] Demek
    • "Kul Mustafa eydür coştum / Aşkın deryasına düştüm." (Kul Mustafa)

HALKACI

  1. [isim] Halka yapan veya satan kimse
  2. Lunaparklarda şişe, sigara vb. nesnelere halka geçirmek yoluyla oyun oynatan kimse

HALKALI

  1. [sıfat] Halkası olan
    • "Kulaklarının birinde ama yalnız birinde halkalı bir küpe." (Atilla İlhan)
  2. [isim] Bir tür olta iğnesi

HALKAVİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Halka biçiminde olan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü