İçinde ik olan 4 harfli 36 kelime var. İçerisinde İK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ik olan kelimeler listesine ya da Sonu ik ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EŞİK
-
-
[isim]
Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak
- "Sofaya açılan kapının eşiğine gelmişti." (Tarık Buğra)
- "Sevginin, merhametin eşiğini atlayanlar, ıstırabın gömleğini de kendiliğinden giyinirler." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Kapı ağzında basamağın konulabileceği yer
- "Adımlarını eşikten atarken saraydan ne vakit ve ne duygularla çıkacaklarını kendileri de bilmiyorlardı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Başlangıç yeri, başlangıç noktası, yakını
- "Dünya yeni bir ekonomik bunalımın eşiğinde."
-
Karalar üzerinde veya deniz diplerinde birbirine komşu iki çukurluğu ayıran tümsek biçiminde, üzeri çoğu kez düz kabartılar
-
Telli çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü
-
Bir tepkinin başlamasında, ortaya çıkmasında etkili olan ruhsal, fizyolojik nokta
-
[isim]
Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak
- ESİK
-
-
[isim]
Çukur yer
-
[isim]
Çukur yer
- PİKO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kimi örtülerin veya çamaşırların kenarına makineyle yapılan bir tür süs
-
[isim]
Kimi örtülerin veya çamaşırların kenarına makineyle yapılan bir tür süs
- AKİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
- "Kabartmaların ortalık yerine de akik ve Necef taşlar serpiştirilmiştir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
- İKİZ
-
-
[sıfat]
İkisi bir arada doğan (çocuk)
-
Birbirine tamamen benzeyen, eş
- "Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aynı çiçekten oluşmuş birbirine yapışık iki meyve
-
[sıfat]
İkisi bir arada doğan (çocuk)
- RİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi
-
[isim]
Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi
- TİKE
-
-
[isim]
Et, ekmek, peynir vb.nde parça, lokma, dilim
-
[isim]
Et, ekmek, peynir vb.nde parça, lokma, dilim
- BRİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki direkli, seren yelkenli, birkaç top taşıyan gemi
-
[isim]
İki direkli, seren yelkenli, birkaç top taşıyan gemi
- EPİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Destansı
-
[sıfat]
Destansı
- İLİK
-
-
[isim]
Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık
-
[isim]
Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık
- ATİK
-
-
[sıfat]
Çabuk davranan, çevik
-
[sıfat]
Çabuk davranan, çevik
- İKAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih
- "Yaşına başına yakıştıramadığım bazı hareketlerde bulunan babamı ikaz etmek lüzumunu duyduğundan mıdır, nedir?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uyandırma
-
[isim]
Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih
- PİKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabartmalı pamuklu kumaş
-
Bu kumaştan yapılan yatak örtüsü
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılan
- "Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kabartmalı pamuklu kumaş
- ERİK
-
-
[isim]
Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)
-
Bu ağacın kabuğu ince, çeşitli renklerde, mayhoş veya tatlı, eti sulu, tek ve sert çekirdekli yemişi
-
[isim]
Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)
- LAİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan
- "Türkiye Cumhuriyeti ... laik ve sosyal bir hukuk devletidir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan
- İBİK
-
-
[isim]
Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı
- "Çocuğun yüzü ibik gibi kızardı." (Haldun Taner)
-
Bazı kemiklerde bulunan ve kasların tutunmasına yarayan, çizgi durumunda pürtüklü çıkıntı
-
Emzik
-
Köşe, kenar, uç
-
[isim]
Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı
- EDİK
-
-
[isim]
Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
-
Kısa çizme
-
[isim]
Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
- İNİK
-
-
[sıfat]
İnmiş, indirilmiş
- "Pencere perdeleri hep inikti." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
İnmiş, indirilmiş
- ENİK
-
-
[isim]
Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu
- "Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çocuk
- "Evliyim ya, üç de enik var arkamda..." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu
- FAİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Üstün, yüksek
-
[sıfat]
Üstün, yüksek