İçinde h olan 5 harfli 567 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İTHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçine alma
-
Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme veya satın alma
-
Başka ülkelerden alınan mal
-
[isim]
İçine alma
- FAHTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde genellikle ilahi, beste ve özellikle peşrev formlarında kullanılan, yirmi zamanlı ve on iki vuruşlu bir büyük usul
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde genellikle ilahi, beste ve özellikle peşrev formlarında kullanılan, yirmi zamanlı ve on iki vuruşlu bir büyük usul
- HATMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ebegümecigillerden, bazı cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan çok yıllık otsu bir süs bitkisi, ağaçküpesi (Althaea officinalis)
- "Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Ebegümecigillerden, bazı cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan çok yıllık otsu bir süs bitkisi, ağaçküpesi (Althaea officinalis)
- HUMMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ateşli hastalık
-
Sıtma nöbeti
- "Ateşsiz bir humma her tarafımı yakıyor, soğuk soğuk terliyordum." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Ateşli hastalık
- HAŞAT
-
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
-
Yorgun, bitkin
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
- HAVSA
- ...
- HİTAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözü birine veya birilerine yöneltme, seslenme
- "Kötü konuşuyoruz, bilhassa tanımadıklarımıza hitap ederken tamamıyla kekeliyoruz." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Sözü birine veya birilerine yöneltme, seslenme
- İFLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kötü, güç bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme, onma
- "Senin iflah olacağın yok."
- "Dal çürük çıktı mı otuz metreden düşen iflah olmuyor artık." (Haldun Taner)
- "Benim dört çeşit insan karşısında iflahım kesilir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kötü, güç bir durumdan kurtulma, iyi bir duruma gelme, onma
- İLHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esin
- "Kendimden ilhamı kurumuş bir sanatçı olarak bahsetmiştim." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu rüyayı ilham eden belki de bu halkaların kokusu idi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı'nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler
-
[isim]
Esin
- LAHZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- "Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri / Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- ŞAHNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anadolu ve İran'da devlet kurmuş halklarda devlet görevlisi
-
[isim]
Anadolu ve İran'da devlet kurmuş halklarda devlet görevlisi
- EŞHAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişiler, şahıslar
- "Memleket'in Rahmi Bey gibi eşhasa şiddetle ihtiyacı vardır." (Tarık Buğra)
-
Bir olayda veya edebî bir eserde yer alan kişiler
-
[isim]
Kişiler, şahıslar
- HERİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
- "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
-
Adam
- "Adamlar yüz kiloluk bir yükü tüy gibi kaldırırken hafif sıklet herifi kaldıramıyorlardı." (Burhan Felek)
-
[isim]
Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
- AHLAT
-
-
[isim]
Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster)
-
Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi
-
Kaba adam, yol iz bilmez kimse
-
[isim]
Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster)
- HAVUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- "Asıl binanın iki yanındaki kuru havuzlara ve havuzların hemen yanı başındaki kameriyelere doğru daha seyrek, daha bol çiçekli bitkiler yayılıyor." (Atilla İlhan)
-
Kum, asit vb. konulan çukur yer
- "Kum havuzu."
-
Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
-
Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- HAZIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Usta, uz (hekim)
- "Şimdi eskisi gibi mi, İstanbul'da hazık hekimden geçilmiyor." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Usta, uz (hekim)
- HECİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius)
-
[isim]
Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius)
- HİDRA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hidralar takımından, 1 cm uzunluğundaki, vücudu torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan tatlı su hayvanı (Hydra)
-
[isim]
Hidralar takımından, 1 cm uzunluğundaki, vücudu torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan tatlı su hayvanı (Hydra)
- HULUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gönül temizliği
- "Yağlı ballı huluslar çakıp gidiyorlardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Gönül temizliği
- SİYAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kara (II), beyaz karşıtı
- "İri siyah gözlerini kalın kaşlarıyla beraber kaldırdı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Siyah ekmek."
-
Baskıda başka harflerden daha kalın görünen harf türü
-
[isim]
Kara (II), beyaz karşıtı