İçinde gü olan 6 harfli 54 kelime var. İçerisinde GÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gü olan kelimeler listesine ya da Sonu gü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜLNAR
- ...
- GÜRBÜZ
-
-
[sıfat]
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
- "Genç, gürbüz bir köylü çocuğu idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
- GÜNISI
-
-
[isim]
Güneş enerjisinden yararlanarak sıcak su elde etmeye yarayan düzenek
-
[isim]
Güneş enerjisinden yararlanarak sıcak su elde etmeye yarayan düzenek
- GÜNSÜZ
- ...
- GÜNDÜZ
-
-
[isim]
Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
-
[zarf]
Gündüz vaktinde
- "Gündüz çalışmalı, gece uyumalı."
-
[isim]
Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
- GÜTMEK
-
-
[-i]
Hayvan veya hayvan sürüsünü önüne katıp otlatarak sürmek
-
[nsz]
Bir düşünceyi, bir duyguyu veya bir ilkeyi gerçekleştirmeye çalışmak
- "Amaç gütmek. Kin gütmek."
-
Bir kimseyi, bir topluluğu kendi düşünce ve amacı doğrultusunda yönetmek, sevk ve idare etmek
-
[-i]
Hayvan veya hayvan sürüsünü önüne katıp otlatarak sürmek
- GÜDERİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin
-
[sıfat]
Bu meşinden yapılmış
- "Arka cebinden büyük bir güderi tabaka çıkarmıştı." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin
- GÜMÜŞİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Gümüş rengi
-
Bu renkte olan
-
[isim]
Gümüş rengi
- GÜRGEN
-
-
[isim]
Gürgengillerden, Karadeniz kıyılarındaki ormanlarda çok yetişen, kerestesi değerli bir ağaç, karagürgen (Carpinus betulus)
- "Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma" (Halk türküsü)
-
[sıfat]
Bu ağaçtan yapılmış
-
[isim]
Gürgengillerden, Karadeniz kıyılarındaki ormanlarda çok yetişen, kerestesi değerli bir ağaç, karagürgen (Carpinus betulus)
- GÖRGÜL
- ...
- VİRGÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazılı cümlelerde birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime grupları arasına konulan, kısa bir durmayı göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı (,)
-
[isim]
Yazılı cümlelerde birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime grupları arasına konulan, kısa bir durmayı göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı (,)
- ÖVGÜCÜ
-
-
[isim]
Birini veya bir şeyi öven kimse
-
Birini gereği yokken veya aşırı olarak öven kimse
-
[isim]
Birini veya bir şeyi öven kimse
- GÜVEYİ
-
-
[isim]
Damat
- "Güveyi girdiğinin ertesi günü askere çağrıldı."
-
[isim]
Damat
- GÜNDEŞ
-
-
[sıfat]
Aynı günde olan
-
Çağcıl
- "Avusturya edebiyatının en güçlü gündeş yazarlarından biri olan I. Bachmann..." (Selim İleri)
-
Güncel
- "Oğuz Atay'ın her cümlesi özel, dahası gündeş anlamlar taşıyan hikâyesine sığınmıştım." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Aynı günde olan
- GÜRLÜK
-
-
[isim]
Gür olma durumu
-
Verimlilik, feyiz
-
[isim]
Gür olma durumu
- GÜLŞEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gül bahçesi
-
[isim]
Gül bahçesi
- İÇGÜDÜ
-
-
[isim]
Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii
- "Bir çeşit içgüdüyle fincanı alıyor tepsiden ve hemen dudaklarına götürüyor." (Erhan Bener)
-
Organizmayı o türe özgü olan bir amaca ulaşmaya sürükleyen davranış eğilimi
-
[isim]
Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii
- GÜLLAÇ
-
-
[isim]
Nişastadan yapılan, çok ince kuru yufka
-
Bu yufkadan hazırlanan tatlı
- "Bir ramazan güllacı yemiştim muhallebicinin birinde, ne güzeldi..." (Nazlı Eray)
-
Kolayca yutulamayan, tadı hoş olmayan toz durumundaki bazı ilaçların içine konuldukları, nişastadan küçük kap
-
[isim]
Nişastadan yapılan, çok ince kuru yufka
- SÜRGÜN
-
-
[isim]
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse
- "Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz." (Refik Halit Karay)
-
Sürülme işi, nefiy
- "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir kimsenin sürüldüğü yer
- "Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir bitkide yeni süren filiz
-
İshal
-
[isim]
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse
- ÇÖZGÜN
-
-
[sıfat]
Çözülmüş, dağılmış
-
Erimeye başlamış, yumuşamış (kar, buz)
-
[sıfat]
Çözülmüş, dağılmış