İçinde gi olan 5 harfli 52 kelime var. İçerisinde Gİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gi olan kelimeler listesine ya da Sonu gi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEVGİ
-
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- "Sevgi ve dostluk şu dünyada o kadar az bulunan şeyler ki." (Haldun Taner)
- "Makedonya'da savaşmıştı ve Türk köylüsüne karşı büyük sevgi besliyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
- YEYGİ
-
-
[isim]
Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem
- "Akşama doğru Gökbel'den kurtulmuşlardı ama yeygi işleri yine ters gitti." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem
- GİTME
-
-
[isim]
Gitmek işi
-
[isim]
Gitmek işi
- GİDİM
- ...
- YERGİ
-
-
[isim]
Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneği yermek için yazılmış yazı veya söylenmiş söz, hicviye, hiciv, satir
- "Bize okuduğu yergilerde onun şahsına dokunur bir şey yoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneği yermek için yazılmış yazı veya söylenmiş söz, hicviye, hiciv, satir
- ERGİN
-
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- "Ergin yemiş. Ergin ekin."
-
Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan (kimse), reşit
- "Oğlunun bilgin, ergin, akıllı, uslu olmasını istiyordu." (Nezihe Araz)
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- GİRME
-
-
[isim]
Girmek işi
-
[isim]
Girmek işi
- ENGİN
-
-
[sıfat]
Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi
- "Bu deniz de sabahın sisi içinde engin, sınırsız bir deniz gibi görünür." (Haldun Taner)
-
[isim]
Açık deniz
- "Enginden dönen deniz kuşları sessiz kanatlarıyla başımın üstünde dolaşıyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi
- GİRDİ
-
-
[isim]
Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü, çıktı karşıtı
- "Devlet işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır." (Anayasa)
-
[isim]
Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü, çıktı karşıtı
- GROGİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Boksta rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksör
-
[sıfat]
Sendelemiş
-
[isim]
Boksta rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksör
- İNGİN
-
-
[sıfat]
Engin (II), münhat
- "İngin yerlere gittim mi daha bir iyilik, daha bir ferahlık duyuyorum kendimde." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Nezle
- "Burun ingini. Göğüs ingini. Bağırsak ingini."
-
[sıfat]
Engin (II), münhat
- BİNGİ
-
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri
- GİRAY
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan
-
[isim]
Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan
- GİYİŞ
-
-
[isim]
Giyme işi veya biçimi
-
[isim]
Giyme işi veya biçimi
- BİLGİ
-
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- "Bildiği ahbaplardan Sami Bey hakkında bilgi edinme ve tanışma yolu bulmak." (Refik Halit Karay)
- "Sormuş, soruşturmuş, ailesi ve çevresine ilişkin bir sürü bilgi toplamıştı." (Atilla İlhan)
-
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf
- "Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti." (Halide Edip Adıvar)
-
İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
-
Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
-
Bilim
- "Doğa bilgisi."
-
Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- YENGİ
-
-
[isim]
Yenme işi, utku, zafer, galibiyet, galebe
-
[isim]
Yenme işi, utku, zafer, galibiyet, galebe
- GİREN
-
-
[isim]
Hafif bulutlu, sisli hava
-
[isim]
Hafif bulutlu, sisli hava
- GİZİL
-
-
[sıfat]
Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, potansiyel
-
[sıfat]
Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, potansiyel
- GİYSİ
-
-
[isim]
Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba
- "Hanımlar, tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar." (Çetin Altan)
-
[isim]
Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba
- ÇİZGİ
-
-
[isim]
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril
- "Bu kâğıda üç çizgi çekti." (Ömer Seyfettin)
-
Yüz ve vücut hatlarının her biri
- "Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu." (Oktay Rifat)
- "Tüm Müslümanlar aralarındaki kızgınlıklara, kinlere, o gün bir çizgi çekeceklerdi." (Haldun Taner)
-
Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim
- "Çizginin yalnız uzunluk boyutu vardır."
-
Temel
- "Ben hayatımı yeniden ve bambaşka çizgiler üzerinde kuracağım." (Atilla İlhan)
-
Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır
-
[isim]
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril