İçinde fe olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde FE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fe olan kelimeler listesine ya da Sonu fe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FESİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma
- "Fesih kararı."
-
Dağıtma, dağıtılma
- "Parlamentonun feshi."
-
[isim]
Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma
- FETİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma
-
[isim]
Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma
- FEKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta
-
[isim]
Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta
- FEHVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam
-
Kavram, terim, deyim
-
[isim]
Anlam
- FERİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tümgeneral
-
Korgeneral
-
[isim]
Tümgeneral
- EFECE
-
-
[sıfat]
Efe gibi
-
[zarf]
Efe gibi, efeye yakışır biçimde
-
[sıfat]
Efe gibi
- FENNİ
- ...
- FEDAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- "Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım." (Refik Halit Karay)
-
Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse
- "İlk zamanlar sadık fedailerini sık sık gelip yokladılar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- ÜLFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alışma, kaynaşma
- "Kendilerine bir kimse bulunamıyor ki ülfet etsinler." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Tanışma, görüşme
- "Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Dostluk, ahbaplık
- "Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Alışma, kaynaşma
- FETVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge
- "Şimdi müftüye gideceğim, fetva çıkarıp senden boşanacağım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge
- FECİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tan vakti
- "Baktık geceden fecre kadar ellerde / Yıldızlara yükselen kadehler gördük." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Tan kızıllığı
- "Bu fecir dediğimiz aydınlanmanın başını belli etmek için ak iplikten kara ipliği seçmek kıstas sayılmıştır." (Burhan Felek)
-
[isim]
Tan vakti
- FERLİ
-
-
[sıfat]
Parlak (göz, ışık)
-
[sıfat]
Parlak (göz, ışık)
- FENOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boyacılıkla, plastik maddelerin ve bazı ilaçların yapımında kullanılan, çoğunlukla maden kömürünün katranından çıkarılan benzinin oksijenli türevi, asit fenik
-
[isim]
Boyacılıkla, plastik maddelerin ve bazı ilaçların yapımında kullanılan, çoğunlukla maden kömürünün katranından çıkarılan benzinin oksijenli türevi, asit fenik
- TÜFEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
- "Tüfekleri çatar çatmaz ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
-
[isim]
Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
- SEFER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculuk
- "Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Nice seneler geçti dönen yok seferinden." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Ne hoş, ey güzel Tanrı'm, ne hoş / Maviliklerde sefer etmek" (Orhan Veli Kanık)
-
Kez, yol, defa
- "Bu sefer ben söylüyorum, tekrar ediyorum." (Refik Halit Karay)
-
Genellikle ülke dışına yapılan askerî harekât, savaşa gitme, savaş
-
[isim]
Yolculuk
- İZAFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlama, mal etme, yakıştırma
-
Katma, ekleme, ilave etme
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlama, mal etme, yakıştırma
- FEVRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birdenbire, düşünmeden yapan
- "Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Birdenbire, düşünmeden yapan
- LÜFER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Eti beyaz, tadı güzel, gövdesi pullu bir balık (Pomatomus saltatrix)
- "Lüfer varken palamut yenir mi, diye çıkıştım." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Eti beyaz, tadı güzel, gövdesi pullu bir balık (Pomatomus saltatrix)
- FETHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstün (II)
-
[isim]
Üstün (II)
- SÜRFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurtçuk
-
[isim]
Kurtçuk