İçinde et olan 5 harfli 152 kelime var. İçerisinde ET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında et olan kelimeler listesine ya da Sonu et ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HEYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurul
- "Heyetin oturduğu büyük odanın her tarafına Uşak halıları örtmüşlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Astronomi
-
Biçim, kılık, dış görünüş
-
[isim]
Kurul
- KÜVET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçinde bazı şeyler veya el yıkanan kap
- "Ufak bir küvetin içine siyah görünen bir mayi döktü." (Refik Halit Karay)
-
Banyoda içinde yıkanılan tekne
- "İçeri girince gözüme ilk ilişen şey küvetle oturak oldu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İçinde bazı şeyler veya el yıkanan kap
- İZZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyüklük, yücelik, ululuk
-
[isim]
Büyüklük, yücelik, ululuk
- UZLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplum yaşayışından kaçıp tek başına yaşama
- "Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Toplum yaşayışından kaçıp tek başına yaşama
- GÖLET
-
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
-
İçinde ham deri ıslatılan taş havuz
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
- JİLET
-
-
[isim]
İnce çelikten yapılmış, iki yanı keskin tıraş bıçağı
-
[isim]
İnce çelikten yapılmış, iki yanı keskin tıraş bıçağı
- KENET
-
-
[isim]
İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
- "Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik gruplara ayrılır ve birbirlerine kenet gibi yapışırlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
- RETRO
- ...
- ETKİN
-
-
[sıfat]
Hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faal, aktif
-
Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı
-
Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom)
-
[sıfat]
Hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faal, aktif
- ROKET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Atış sırasında mekanik olarak yön verilen, yörüngesinin başlangıcında öz itmeli olarak yol alan ve daha sonra yalnız balistik kanunlarına bağlı kalan mermi
-
Bir çeşit füze
-
[isim]
Atış sırasında mekanik olarak yön verilen, yörüngesinin başlangıcında öz itmeli olarak yol alan ve daha sonra yalnız balistik kanunlarına bağlı kalan mermi
- ETNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kavimle ilgili, budunsal, kavmî
-
[sıfat]
Kavimle ilgili, budunsal, kavmî
- NİMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İyilik, lütuf, ihsan
- "Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti." (Sermet Muhtar Alus)
- "Çaylarımıza koşarlar, evimize davet edilmeyi nimet bilirler, etrafımızda dolaşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Yaşamak için gerekli her şey
- "Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin, nimettensin" (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Yiyecek içecek, özellikle ekmek
-
Yararlanılan imkân
- "Evinizin iş yerinize bu kadar yakın oluşu nimet."
-
[isim]
İyilik, lütuf, ihsan
- BETER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Daha kötü, çok kötü
- "Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Daha kötü, çok kötü
- KOKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Yosma
- "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yosma
- ÜCRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş gücünün karşılığı olan para veya mal
- "Ücret emeğin karşılığıdır." (Anayasa)
-
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para
- "Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı." (Peyami Safa)
-
[isim]
İş gücünün karşılığı olan para veya mal
- PALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ressamların boyaları üzerine dizerek fırça ile karıştırdıkları tahta veya porselen levha
- "Ne atölyem ne fırçam ne paletim var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sanayide çeşitli amaçlarla kullanılan yayvan ve geniş levha
-
Hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç
-
Tankın veya bazı iş makinelerinin her türlü arazide yol almasını sağlayan iki yanındaki tekerleklerini içine alan metal şerit, tırtıl (II)
-
[isim]
Ressamların boyaları üzerine dizerek fırça ile karıştırdıkları tahta veya porselen levha
- MABET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tapınak
- "Bütün mabetler içinde güneşten ilk ışık alan camidir." (Ahmet Haşim)
-
Özel bir konuda, sevgi ve saygı ile bağlanmanın ortaya konulduğu yer
- "Burası jüri heyetinin toplanacağı mukaddes sanat mabedidir." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Tapınak
- SETİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi örtme, gizleme
-
[isim]
Bir şeyi örtme, gizleme
- BALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
- BİLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge
- "Biletini alıncaya kadar vapur da geldi." (Peyami Safa)
- "Benimki paso dedi, hanımefendiye bir bilet kes." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge