İçinde ek olan 9 harfli 845 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİRİLTMEK
-
-
[-i]
Dirilmesini sağlamak
- "Bu hülyayı sokakta, evde, gece gündüz dirilttiler." (Peyami Safa)
-
[-i]
Dirilmesini sağlamak
- SEYRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak
- "Kitapçı vitrinlerinde kendi eserlerini gördükçe durup hayran hayran seyrediyor." (Haldun Taner)
- "Sen şimdi curcunayı seyret!"
-
[-i]
Bir olaya karışmadan bakmak
- "Rabia biraz şaşkın, salapuryada arkadaş olduğu çocuklu tazenin kocasıyla buluşmasını seyrediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Eğlenmek, görmek, öğrenmek vb. için bakmak, izlemek
- "Televizyon seyretmek."
-
Taşıt, ilerlemek, yol almak
-
Hastalık sürmek, devam etmek
-
Bir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak
- ZEDELEMEK
-
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
-
Zarar vermek
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
- CEVRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-e]
Eziyet etmek
-
[-e]
Eziyet etmek
- CİHARIYEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün birli düşmesi
-
[isim]
Oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün birli düşmesi
- TELESİMEK
-
-
[nsz]
Yorulmak, güçsüz kalmak, yorgunluktan bayılacak duruma gelmek
-
Zayıflamak
-
[nsz]
Yorulmak, güçsüz kalmak, yorgunluktan bayılacak duruma gelmek
- KÖRLENMEK
-
-
[nsz]
Körleşmek
-
[nsz]
Körleşmek
- ÖYKÜLEMEK
-
-
[-i]
Tahkiye etmek
-
[-i]
Tahkiye etmek
- ÇENTİLMEK
-
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
- GEBERTMEK
-
-
[-i]
Öldürmek
- "Kapıda teyzemin oğlu bekliyor, gebertir seni!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Öldürmek
- GÖSTERMEK
-
-
[-i]
Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek
- "Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
-
[-i]
Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak
- "Size kitaplarımı göstereyim."
-
Belirtmek, anlatmak
- "Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor."
-
[-e]
Bir şeyin etkisi altında tutulmak
- "Güneşe göstermek. Aleve göstermek."
-
[-e]
Kanıtla inandırmak
- "Bunun böyle olduğunu size göstereceğim."
-
[nsz]
Öğretmek, açıklamak
- "Yol göstermek."
-
[-e]
Yapmasını söylemek, görevlendirmek
- "Size ne iş gösterdiler?"
-
Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek
- "Bu seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak
- "Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor."
-
[nsz]
Görünmek, benzemek
-
[yardımcı fiil]
Etmek
- "İtaat göstermek. Dayanışma göstermek."
-
[-e]
Sert bir biçimde karşılık vermek
- "Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek
- MEZCETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Birbirine katmak, katıştırmak
-
[-i]
Birbirine katmak, katıştırmak
- SEKBANLIK
- ...
- SÖYLENMEK
-
-
[nsz]
Söyleme işi yapılmak
- "Suçluların ikisini de sağ bırakmayacağı söylenmekteydi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kendi kendine konuşmak, kendi kendine bir şeyler söylemek
-
Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek
- "Benim kırdığımı anlayınca bana söylenmeye başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sızlanmak, yakınmak
-
[nsz]
Söyleme işi yapılmak
- TAYYETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Çıkarmak
-
Aradan çıkarmak, yok etmek
-
[-i]
Çıkarmak
- ADİLEŞMEK
-
-
[nsz]
Adi bir duruma girmek, bayağılaşmak
-
[nsz]
Adi bir duruma girmek, bayağılaşmak
- DİNDİRMEK
-
-
[-i]
Dinmesini sağlamak
-
[-i]
Dinmesini sağlamak
- GERÇEKTEN
-
-
[zarf]
Gerçek olarak, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki
- "Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir." (Nurullah ataç)
-
[zarf]
Gerçek olarak, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki
- HAMDETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-e]
Tanrı'ya şükretmek
- "Ben hiç şikâyet etmem hâlimizden. Her zaman Allah'a hamdederim." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Tanrı'ya şükretmek
- HASRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek
- "Yaşını başını almıştı, kocası başta herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanı geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek