İçinde eh olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LEHTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yandaş, taraftar
-
Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi
-
[isim]
Yandaş, taraftar
- SEHVEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yanlışlıkla
-
[zarf]
Yanlışlıkla
- MEHTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
-
Mehter takımı
-
Çadırlara bakan uşak
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
- NEHARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gündüzlü
- "En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Gündüzlü olarak
-
[sıfat]
Gündüzlü
- BADEHU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ondan sonra
-
[zarf]
Ondan sonra
- DEHHAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- "Hücuma uğrayan ihtiyar, odayı sallayan dehhaş bir öfkeyle kızının saçlarını yakaladı ve yere çöktürdü." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- BEHİMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan (duygu)
- "Bir behimi zevk gibi kucaklamış, avuçlarımın hararetini ona vakfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan (duygu)
- ŞEHEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
- BEHİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- "Bu sefil, kalpsiz, hissiz, behimeyi andıran halka, gördüklerini naklettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- ŞEHNAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
- DEHDEH
-
-
[isim]
Çocuk dilinde at
-
[isim]
Çocuk dilinde at
- REHBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kılavuz
-
Birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, yol gösteren kimse veya şey, delil
- "Ben bunları düşünürken rehberim eliyle bir büyük bina gösterdi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kılavuz
- BEHİŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cennet
-
[isim]
Cennet
- DEHŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- "Olduğum yerde korkudan ve dehşetten donmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Oyun, okuyanı hiçbir tarih kitabının etkilemeyeceği kadar kuvvetle Fransız İhtilali'nin amansız, dehşet saçan günleriyle karşı karşıya bırakır." (Necati Cumalı)
- "Korkunç jestlerle yaptığı kara bulut tasvirleri bizi yeniden dehşete düşürdü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ev sahibi dehşete kapılmış gibiydi." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Olağanüstü
- "Sen büyüdükçe dehşet bir şey oluyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Olağanüstü şeyler karşısında şaşma anlatan bir söz
- "Dehşet, bu ne güzellik!"
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- GEHGEH
-
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- "(şeftali) O da ateşli hastalıklara birebir ama gehgeh tutana yani nöbetli hastalığa yakalananlara nice yüz kez bin bela getirir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- ŞEHVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cinsel istek, kösnü
- "Düşman zabitinin gözlerinde şehvet arzuları yandı." (Reşat Enis)
-
Aşırı istek
- "Her sabah masamıza yeni bir şehvetle geçtik." (Haldun Taner)
-
[isim]
Cinsel istek, kösnü
- REHİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- "Bu anda elimizde, bir rehinemiz var, onun için karşı karşıya olan vaziyetimiz sizinkinden çok sağlamdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- TEHCİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
- TEHYİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
- PEHPEH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz
- "Pehpeh, ne güzel yakışmış!"
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz