İçinde ed olan 5 harfli 50 kelime var. İçerisinde ED bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ed olan kelimeler listesine ya da Sonu ed ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KEDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- "Ya hasta yahut bir kederi var." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- HEDEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nişan alınacak yer, nişangâh
- "Metin yayını ve çeviri: insancı davranış bu çalışmayı hedef güder." (Azra Erhat)
-
Amaç, gaye, maksat
- "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar." (Tarık Buğra)
- "Bu işi onların yapmadığına inanıyor; birilerinin hedef saptırmaya çalıştığını söylüyor." (Ahmet Ümit)
-
Varılacak yer, ulaşılacak son nokta
- "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" (Atatürk)
-
[isim]
Nişan alınacak yer, nişangâh
- ADEDİ
- ...
- MEDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım, imdat
- "Bekleyiniz ha başlıyor ha başlayacak, habire medet efendim..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Emin ol ki dağınık ve kasvetli bir cemiyet içinde aşktan bile medet ummayız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[ünlem]
"Yardım edin, imdat" anlamında bir seslenme sözü
-
[isim]
Yardım, imdat
- YEDEK
-
-
[sıfat]
Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı
- "Sonra otomobili yedeğe takıp götürdüler." (Refik Halit Karay)
-
Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan
- "Yedek kalem. Yedek anahtar."
- "Bunlardan yürümeye mecali olmayan bazılarını erkekler iki taraflarından kollarına girmek suretiyle yedeğe almışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı
-
[isim]
Hayvanı yedeğe alan ip, yular
-
[isim]
Redif
-
[sıfat]
Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı
- EDALI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan
-
Tavırları hoş olan, nazlı, işveli
- "Edalı bir kadın."
-
[sıfat]
Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan
- SEDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- "Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- NEDİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
-
Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
- EDİNÇ
-
-
[isim]
Edinilen şey veya şeyler, müktesebat
-
[isim]
Edinilen şey veya şeyler, müktesebat
- NEDEN
-
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
- "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
-
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- ŞEDDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap yazısında, bir ünsüzün iki kez okunması gereken harfin üstüne konulan işaret
-
[isim]
Arap yazısında, bir ünsüzün iki kez okunması gereken harfin üstüne konulan işaret
- BEDİİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen
- "En zengin, en bedii sokaklarımıza pis diyoruz." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Estetik
-
[sıfat]
Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen
- BEDÜK
-
-
[isim]
Çam sakızı, reçine
-
[isim]
Çam sakızı, reçine
- SEDYE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere
- "Biraz sonra sedye yukarı çıkarılıp koridora konuldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere
- YEDİZ
-
-
[sıfat]
Yedisi bir arada doğan (çocuk)
-
[sıfat]
Yedisi bir arada doğan (çocuk)
- HEDİK
-
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
- İVEDİ
-
-
[sıfat]
Acele
-
Acil
-
[sıfat]
Acele
- PEDAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
- BEDİK
-
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
- KREDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Borç ödemede güvenilir olma durumu
- "Piyasada kredisi var."
-
Ödünç alınan veya verilen mal, para
- "Kredi almada, senet ödemede, şunda bunda oldum olası kolaylık göstermişlerdir." (Atilla İlhan)
-
Güven, saygınlık, itibar
-
Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim
-
[isim]
Borç ödemede güvenilir olma durumu