İçinde olan 6 harfli 52 kelime var. İçerisinde DÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dü olan kelimeler listesine ya da Sonu dü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÜNDÜZ

  1. [isim] Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
  2. [zarf] Gündüz vaktinde
    • "Gündüz çalışmalı, gece uyumalı."

BÜGDÜZ
...
DÜELLO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] İki kişi arasında, tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma
  2. İki kişi arasında tanıklar önünde yapılan sözlü atışma
  3. İki siyasi, ekonomik güç arasındaki çatışma

İYODÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İyodun bir element veya bir birleşikle verdiği birleşim

DÜRÜLÜ

  1. [sıfat] Dürülmüş, kıvrılmış

DÜMBÜK

  1. [isim] Pezevenk

DÜŞMEK

  1. [-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
    • "Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ulan bu kıyafet ne? diye haykırdı. -Ey, dünya bu ... düşmez kalkmaz bir Allah." (Ömer Seyfettin)
    • "Beni tanımadan önce de beni tanıdıktan sonra da başka erkeklerle düşüp kalktı." (Necati Cumalı)
  2. [-den] Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
    • "Çocukken ağaçtan düşüp ayağım kırılmıştı da ağlayamamıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Onu bu hâle sokan düşüp kalktığı arkadaşlarıdır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Yere devrilmek, yere serilmek
    • "Çocuk koşarken yere düştü."
  4. Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak
  5. Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak
  6. Yağmak
    • "Dağlara kar düştü."
  7. Vurmak, değmek, rastlamak
    • "İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçi yoluna düşüyordu." (Ömer Seyfettin)
  8. [nsz] Vakti gelmeden ölü doğmak
  9. [-den] Atlanmak, aradan çıkmak, eksik kalmak
    • "Kitabın yeni baskısında buradan bir kelime düşmüş."
  10. [nsz] Eksilmek
    • "Gündelikleri yarı yarıya düşmüştü." (Necati Cumalı)
  11. Bir zorunluluk sebebiyle bulunduğu yerden ayrılmak, gitmek
    • "Bir lokma ekmek uğruna çoluk çocuğu ile gurbet ellere düşmüştü." (Haldun Taner)
  12. Aşırı ilgi veya sevgi göstermek
    • "Sen bu işin üstüne çok düştün."
  13. Uğramak, kapılmak
    • "Kadınlar yeni baştan telaşa, heyecana, korkuya düştüler." (Aka Gündüz)
  14. Yakışmak, uygun gelmek
    • "Bu resim buraya iyi düştü."
  15. Yakışık almak
    • "Övünmesi de komşulara, arkadaşlara düşer." (Haldun Taner)
  16. Ödevi veya yetkisi içinde bulunmak
    • "Bana arada bir bakkaldan tuz, limon almak düşüyor, o kadar." (Haldun Taner)
  17. Bulunmak
    • "Birlikte evden çıkmışlar, limanda iskelenin karşısına düşen kahveye doğru yürümüşlerdi." (Necati Cumalı)
  18. Biriyle yaşama, çalışma, birlikte olma durumunda kalmak
    • "O asker, gittiğimiz yerde bir aralık benim bölüğüme düşmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
  19. Bir bölüşme sonunda payına ayrılmak
    • "Mirastan ona bu ev düştü."
  20. Kötü bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmak
    • "Bu yaşta mahkemelere düşmek..." (Sait Faik Abasıyanık)
  21. [nsz] İşbaşından uzaklaşmak
    • "Kabine düştü."
  22. [nsz] Hızı, gücü, değeri azalmak
    • "Arabanın hızı düştü. Paranın değeri düştü."
  23. [nsz] Isı, basınç ve ateş, eksilmek, azalmak
    • "İki gün içinde ateş düştü; ağrılar, sızılar hafifledi." (Reşat Nuri Güntekin)
  24. [nsz] Düşkünleşmek
    • "Babam balıkçı amma vaktiyle zenginmiş efendim. Sonradan düşmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
  25. Bir yere ansızın gelmek, damlamak, tesadüfen gelmek
    • "Bir rastlantı sonucu aralarına düşmüştüm." (Haldun Taner)
  26. Belirli zamana rastlamak
    • "Babasının Sütlüce'de yeni bir ev alması bu tarihlere düşer." (Memduh Şevket Esendal)
  27. [nsz] Fırsat çıkmak
    • "Bir kelepir düştü."
  28. [nsz] Olmak, olumsuz bir duruma girmek
    • "Yorgun düşmek. Zayıf düşmek. Şehit düşmek. Esir düşmek."
  29. [nsz] Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmak
    • "Medine'nin düştüğünü söylemek istedim." (Falih Rıfkı Atay)
  30. Bazı deyimlerde "yürümek, birlikte gelmek" anlamlarında kullanılan bir fiil
    • "Önüne, peşine, arkasına düşmek."
  31. [nsz] Bayağılaşmak
  32. Alışmak, müptela olmak

ONDÜLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Dalgalı, kıvrımlı, kıvrılmış

DÜRÜST

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)
    • "... zaman zaman dürüst, mert, açık yürekli dostlar bulunur." (Necati Cumalı)
  2. Kurallara uygun, yanlışsız
    • "İyi giyinmek her zaman dürüst bir zevk ifade etmez." (Halide Edip Adıvar)

DÜŞLEM

  1. [isim] Düş yoluyla beliren görüntü
    • "Öykümde, düşlemi uç noktasına vardırıp, bir öykü kişisinden söz etmiştim." (Selim İleri)

DÜŞSEL

  1. [sıfat] Düş ile ilgili, hayalî
    • "Gökteki düşsel melekler gerçek olsalar bile onlar hiç yeni bir şey doğuramazdı." (Halikarnas Balıkçısı)

DÜMDÜZ

  1. [sıfat] Çok düz
    • "Mühendislerin keşfine göre, taş ocağı olarak işletilirse yirmi senede dümdüz olabilirmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Sade, basit
    • "Yirmi iki senelik dümdüz bir hayat." (Aka Gündüz)
  3. Bilgisi, görgüsü çok dar bir sınır içinde kalan (kimse)

DÜĞMEK

  1. [-i] Düğüm yapmak

DÜRMEK

  1. [-i] Bir şeyi kıvırıp silindir biçiminde kendi üzerine sarmak
    • "Kâğıdı dürmek. Halıyı dürmek."
  2. Bir şeyi üst üste katlamak

DÜZİNE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Aynı cinsten on iki parçanın oluşturduğu takım

TEADÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birbirine denk olma, denkleşme, denklik

GÜDÜCÜ

  1. [isim] Gütme işini yapan kimse
    • "Sonra kendi güdücüsü de istese durduramaz." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çoban, sığırtmaç

DÜĞMÜK

  1. [isim] Düğüm
    • "Bazı aileler resmî nikâh yanında bir de imam nikâhı kıyıveriyorlarmış. Bunu da bir paketin kınnapla bağlandıktan sonra düğmük üstüne düğmük atılmasına benzetiyorlar." (Çetin Altan)

DÜKKAN
...
DÜLGER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yapıların kaba ağaç işlerini yapan kimse
    • "Rumeli Hisarı'nda Fatih Sultan Mehmet'in duvarcı ve dülgerleri, Bizans üzerine açılacak büyük savaşın namlı hisarını ya bugün yükseltecek ya yarın." (Atilla İlhan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü