İçinde du olan 9 harfli 113 kelime var. İçerisinde DU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında du olan kelimeler listesine ya da Sonu du ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AVUNDURMA
-
-
[isim]
Avundurmak işi
-
[isim]
Avundurmak işi
- DOĞDURMAK
-
-
[-i]
Doğuncaya kadar beklemek
- "Çalgılarını önlerine katıp köyün üst başındaki pınar yerine çıktılar, güneşi doğdurdular." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Doğuncaya kadar beklemek
- DOLDURTMA
-
-
[isim]
Doldurtmak işi
-
[isim]
Doldurtmak işi
- AÇADURMAK
-
-
[-i]
Açmayı sürdürmek
-
[-i]
Açmayı sürdürmek
- VURDURTMA
- ...
- BERDUŞLUK
-
-
[isim]
Berduş olma durumu
-
[isim]
Berduş olma durumu
- BURDURMAK
-
-
[-i]
Burma işini yaptırmak
-
[-i]
Burma işini yaptırmak
- YAZADURMA
- ...
- BULDUMCUK
-
-
[sıfat]
Sonradan görme
-
[sıfat]
Sonradan görme
- DULDALAMA
-
-
[isim]
Duldalamak işi
-
[isim]
Duldalamak işi
- KUNDURACI
-
-
[isim]
Kundura yapan veya satan kimse
- "Bir gün ana oğul kunduracının önünden geçiyorlardı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kundura yapan veya satan kimse
- DUVAKLAMA
-
-
[isim]
Duvaklamak işi
-
[isim]
Duvaklamak işi
- DOLDURMAK
-
-
[-i]
Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
- "Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu." (Refik Halit Karay)
-
Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek
-
[nsz]
Ateşli silahların içine mermi sürmek
- "İki tabanca getirdiler, takır takır doldurdular." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak
- "Osmanlı tabiiyetini haiz Müslim diye, yol tezkeresi doldururlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Yaşını, yılını bitirmek
- "Yirmi yaşını dolduralı bir iki seneden fazla olmamıştı." (Orhan Veli Kanık)
-
Ses, koku yayılıp kaplamak
- "Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belirli bir süreyi kaplamak, almak
- "Balıkçılara yardım etmek bütün zamanını doldurmayınca kentin içerilerine, gecekondu mahallelerine gitti." (Ayla Kutlu)
-
[-le]
Canlılık kazandırmak
- "Evi sade sesiyle değil, vücudu ile de doldurdu." (Haldun Taner)
-
Birini, başkası için kötü düşünecek bir duruma getirmek
- "Ah, biliyorum, biliyorum seni o gece doldurdular." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
- KALSEDUAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadıköy taşı
-
[isim]
Kadıköy taşı
- DUBLÖRLÜK
-
-
[isim]
Dublör olma durumu, dublörün yaptığı iş
-
[isim]
Dublör olma durumu, dublörün yaptığı iş
- DUYARGALI
- ...
- BEDDUASIZ
- ...
- DURALAMAK
-
-
[nsz]
Duraklamak
- "Yeni gelen üç kişi bir an girmekle girmemek arası kapının içinde duraladılar." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Duraklamak
- DUŞAKLAMA
-
-
[isim]
Duşaklamak işi
-
[isim]
Duşaklamak işi
- DUYABİLME
- ...