İçinde cak olan 5 harfli 6 kelime var. İçerisinde CAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında cak olan kelimeler listesine ya da Sonu cak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A C K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BUCAK

  1. [isim] Kenar, köşe, yer
    • "Bunlardan sonra köşede, bucakta, kendi âleminde yaşayan Türkler vardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. İlçelerin, bir müdürle yönetilen bölümlerinden her biri, nahiye

KUCAK

  1. [isim] Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş
    • "Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Paris'teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan
    • "Her çalışmak isteyene kucak açmışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç
    • "Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  4. Ortam, ocak
    • "On yıl var ayrıyım Kına Dağı'ndan / Baba ocağından, yâr kucağından." (Faruk Nafiz Çamlıbel)

SICAK

  1. [sıfat] Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
    • "Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti." (Orhan Kemal)
    • "Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim." (Refik Erduran)
  2. Isısı yüksek olan, çok ısınmış
    • "Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi." (Aka Gündüz)
  3. [isim] Havadaki yüksek ısı
    • "Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor." (Necati Cumalı)
  4. [isim] Sıcak yer
    • "Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. [isim] Hamam
  6. Dostça olan, sevgi dolu
    • "Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva."

BACAK

  1. [isim] Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü
    • "Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu." (Peyami Safa)
    • "Motor şimdi karanlık suları yara yara ilerlerken sarışın kadın bacak bacak üstüne atmış, sigara içiyor." (Haldun Taner)
    • "Bacak kadar çocuğa da ne oluyordu sanki." (Tarık Buğra)
  2. Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ
  3. Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak
    • "Masanın bacağı."
  4. Oyun kâğıtlarında oğlan, vale

ANCAK

  1. [zarf] "Yalnızca" anlamında, sınırlama anlatan bir söz
    • "Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. "Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle" anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını gösteren bir söz
  3. En erken
    • "Sinema ancak saat yarımda bitmişti." (Peyami Safa)
  4. [bağlaç] "Lakin, ama, yalnız" sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz
    • "Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır." (Nezihe Araz)

NACAK

  1. [isim] Sapı kısa, küçük odun baltası
    • "Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü