İçinde bul olan 7 harfli 19 kelime var. İçerisinde BUL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bul olan kelimeler listesine ya da Sonu bul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B L U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BUL

2 Harfli Kelimeler

BU

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BULANTI

  1. [isim] Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
    • "Midesindeki bulantı geçmiş, kulakları artık uğuldamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?" (Aka Gündüz)

BULAMAK

  1. [-i] Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak
    • "Balığı una bulamak."
  2. Kirletmek
    • "Çocuk üstünü başını çamura bulamış."

BULUŞMA

  1. [isim] Buluşmak işi
    • "Bu yeniden buluşma ikisi için de biraz acıklı oldu." (Memduh Şevket Esendal)

BULUNAK

  1. [isim] Adres

BULUTLU

  1. [sıfat] Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış
  2. Karışık, net olmayan (bellek)
  3. Üzerinde bulut varmış gibi bulanık görünen

BULUTSU

  1. [isim] Uzayda gaz ve toz bulutu, nebülöz

BULANIK

  1. [sıfat] Bulanmış olan, duru olmayan
    • "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bulutlu, kapalı (hava)
  3. Açık seçik görünmeyen, net olmayan
    • "Bulanık görüntü."
  4. Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)
    • "Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu." (Peyami Safa)
  5. Niteliği tam anlaşılmayan
    • "İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BULAŞLI
...
BULANIŞ

  1. [isim] Bulanma işi veya biçimi

BULAMAÇ

  1. [isim] Sulu, cıvık hamur
  2. Bu koyulukta yapılan çeşitli hamur yemekleri
    • "Tatlı bulamaç."
  3. [sıfat] Karışık, oradan buradan toplanmış
    • "Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim." (Yahya Kemal Beyatlı)

BULUNTU

  1. [isim] Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
  2. Sokakta bulunup alınan çocuk
  3. Herhangi bir yerde bulunup gerçekten veya hükmen sahibi bulunmayan mal

BULAŞIK

  1. [isim] Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
    • "Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İz, etki, kalıntı
    • "Daha balayının bulaşığı geçmedi." (Burhan Felek)
  3. [sıfat] Kirli
    • "Bulaşık kap."
  4. [sıfat] Düzensiz, karışık
    • "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. [sıfat] Yapışkan, sulu
    • "Bulaşık adam."

BULUNUŞ

  1. [isim] Bulunma işi veya biçimi

BULUNMA

  1. [isim] Bulunmak işi

BULANMA

  1. [isim] Bulanmak işi

BULATMA

  1. [isim] Bulatmak işi

BULGARİ

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] Dört telli bağlama

BULMACA

  1. [isim] Çeşitli biçimlerde düzenlenen ve düşündürerek, aratarak buldurmayı amaç edinen oyun
    • "Ulus gazetesinde Fikret Adil çapraz sözcük bulmacaları düzenliyor." (Necati Cumalı)

BULAŞMA

  1. [isim] Bulaşmak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü