İçinde aş olan 7 harfli 209 kelime var. İçerisinde AŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aş olan kelimeler listesine ya da Sonu aş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AŞÇILIK
-
-
[isim]
Aşçı olma durumu
-
Aşçının görevi
-
Yemek pişirme zanaatı veya bilgisi
-
[isim]
Aşçı olma durumu
- BAŞAKÇI
-
-
[isim]
Tarlalarda kalmış başakları veya bağlarda dökülmüş meyveleri toplayan kimse
-
[isim]
Tarlalarda kalmış başakları veya bağlarda dökülmüş meyveleri toplayan kimse
- ŞAŞILMA
-
-
[isim]
Şaşılmak işi
-
[isim]
Şaşılmak işi
- AŞKABAT
- ...
- YAVAŞÇA
-
-
[zarf]
Oldukça yavaş, usulca
-
[zarf]
Oldukça yavaş, usulca
- ADLAŞMA
-
-
[isim]
Adlaşmak durumu
-
[isim]
Adlaşmak durumu
- TAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Taşağı olan
-
Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit
-
[sıfat]
Taşağı olan
- APAŞLIK
-
-
[isim]
Apaş olma durumu
-
[isim]
Apaş olma durumu
- BAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
-
Arka ucu başka biçimde olan (ok)
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
- KOCABAŞ
-
-
[isim]
İspinozgillerden, 18 cm uzunluğunda, sırtı kahverengi, karnı pembe bir kuş türü, flurcun (Cocothraustes coccothraustes)
-
Eti, sütü ve derisinden yararlanılan sığır, manda vb. hayvanların genel adı, büyükbaş
- "Kocabaş sürüleri ne kışlaklarda ne yaylaklarda beslenebiliyordu." (Nezihe Araz)
-
Doğu Anadolu'da, yol ve tarla kenarlarında yetişen, 30-150 cm yükseklikte, iki yıllık otsu bir bitki (Onopordon acanthium)
-
Pancar, şeker pancarı
-
[isim]
İspinozgillerden, 18 cm uzunluğunda, sırtı kahverengi, karnı pembe bir kuş türü, flurcun (Cocothraustes coccothraustes)
- AŞIRICI
- ...
- UZLAŞIM
-
-
[isim]
Uzlaşma
-
[isim]
Uzlaşma
- AŞTIRMA
-
-
[isim]
Aştırmak işi
-
[isim]
Aştırmak işi
- TAŞIMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
- "Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstünde bulundurmak
- "Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek
- "Değirmenin üstünde ise değirmen koluyla birleşen çarkı taşıyan bir çanak bulunur." (Salâh Birsel)
-
Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak
-
[nsz]
Giymek
- "Devlet üniforması taşıyordu." (Haldun Taner)
-
Sahip olmak, özellik olarak bulundurmak
-
Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek
-
[nsz]
Duymak, hissetmek
- "İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
- UYLAŞIM
-
-
[isim]
Saymaca bir şey benimsemek için yapılan anlaşma
-
[isim]
Saymaca bir şey benimsemek için yapılan anlaşma
- BAŞKENT
-
-
[isim]
Bir devletin yönetim merkezi olan şehir, devlet merkezi, başşehir, hükûmet merkezi
- "Bir akşam, bu servetle başkentin en şık pavyonuna gitmişti." (Çetin Altan)
-
[isim]
Bir devletin yönetim merkezi olan şehir, devlet merkezi, başşehir, hükûmet merkezi
- GÜNAŞIK
- ...
- BAŞAĞAÇ
-
-
[isim]
Boyuna dikey yönden kesilmiş olan ve yıl halkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç
-
[isim]
Boyuna dikey yönden kesilmiş olan ve yıl halkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç
- OBABAŞI
-
-
[isim]
Obanın başı olan kimse
-
[isim]
Obanın başı olan kimse
- DAVADAŞ
- ...