İçinde ağı olan 8 harfli 48 kelime var. İçerisinde AĞI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağı olan kelimeler listesine ya da Sonu ağı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AĞI

2 Harfli Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AĞITLAMA

  1. [isim] Ölmüşleri anmak için düzenlenen törende okunan övgü

KILAĞILI

  1. [sıfat] Kılağılanmış, keskin duruma getirilmiş olan, zağlı

YAPAĞICI

  1. [isim] Yün ve yapağı alıp satan kimse, yapakçı

BAĞIRTMA

  1. [isim] Bağırtmak işi

YAĞIŞSIZ

  1. [sıfat] Yağışı olmayan, kurak

AĞIRSAMA

  1. [isim] Ağırsamak hareketi
    • "Bu ağırsamaları anlamakla beraber aldırmayan Hilmi, eteğinden ayrılmıyor, peşi sıra yürümekten vazgeçmiyordu." (Refik Halit Karay)

ÇAĞIRTMA

  1. [isim] Çağırtmak işi

BAĞIRSAK

  1. [isim] Sindirim organının mideden anüse kadar olan, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan oluşan bölümü

BAĞILDAK

  1. [isim] Beşikteki çocuğun düşmemesi için beşiğe sarılıp bağlanan, kumaştan yapılmış enli bağ
  2. Kadınların âdet zamanında bağladıkları bez

KAĞITLIK
...
KIZCAĞIZ

  1. [isim] Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kız
    • "Narin bir kızcağızın yanındaki boş yere sokuldu." (Osman Cemal Kaygılı)

DAĞILMAK

  1. [nsz] Toplu durumdayken ayrılıp birbirinden uzaklaşmak
    • "Yolcular artık yavaş yavaş dağılıyorlardı." (Haldun Taner)
  2. Değer ve birimler belli etkenlerle, oranlı olarak bölünmek
  3. Parçalanarak yayılmak, ufalanmak
    • "Kentin eski merkezindeki evler kendiliğinden yıkılıyor, bahçe duvarları dökülüp dağılıyordu." (Ayla Kutlu)
  4. Karışık duruma gelmek, düzeni bozulmak
    • "Oda dağıldı."
    • "Siyah saçları hare hare suyun yüzüne dağıldı." (Cahit Uçuk)
  5. Birliği, beraberliği bozulmak
    • "Golü yiyince takım dağıldı. Babanın ölümünden sonra aile dağıldı."
  6. Bir topluluğun, kuruluşun varlığı son bulmak, fesholunmak, münfesih olmak
  7. Yavaş yavaş kaybolmak, yok olmak
    • "Ona ne zaman rastlasanız içiniz açılır, efkârınız dağılır." (Haldun Taner)

SACAYAĞI

  1. [isim] Üzerine tencere, tava vb. koymaya yarayan, ateş üzerine oturtulan, üç ayaklı çember veya üçgen biçiminde demir destek
  2. Her zaman dayanışma içinde olan kimseler

BUNCAĞIZ

  1. [sıfat] Bu kadar, bu kadarcık
  2. Bu zavallı, bu küçücük
    • "Buncağızlar henüz ilk aşk aşamasında." (Haldun Taner)

KIRAĞILI

  1. [sıfat] Kırağısı olan
    • "İşte niyetim o vergili, kırağılı, o tohumu çürüklü topraktan çok, denizle uğraşmak." (Sait Faik Abasıyanık)

DAĞITMAK

  1. [-i] Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
    • "Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. [nsz] Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek
    • "Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." (Peyami Safa)
  3. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek
  4. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak
    • "Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak."
  5. Güçlü bir vuruşla büyük bir zarara yol açmak
    • "Bir yumrukta beynini dağıttı."
  6. [nsz] İletmek, ulaştırmak
    • "Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu." (Refik Halit Karay)
  7. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek
    • "Kooperatifi dağıttılar."
  8. Kurulu bir düzeni bozmak
  9. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek
  10. [nsz] Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek
  11. [nsz] Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak

BAĞIRDAK

  1. [isim] Bağıldak

KILAĞICI
...
ÇAĞIRMAK

  1. [-i] Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek
    • "Beyaz gömlekli zurnacısını çağırarak sandalyeye çıkardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [-i] Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek
    • "O akşam Orhan'ı yemeğe çağırdı." (Tarık Buğra)
  3. [nsz] Binmek için bir araç istemek
    • "Bir taksi çağırdım." (Cahit Uçuk)
  4. [nsz] Yüksek sesle şarkı, türkü söylemek
    • "Türküler çağırarak tahta siliyor." (Yusuf Ziya Ortaç)

CANCAĞIZ

  1. [isim] "Kendiliğinden isterse, içinden gelirse" anlamındaki cancağzı isterse deyiminde geçen bir söz
    • "Tayfur Bey görünmezse görünmesin, cancağzı isterse görünsün!" (Sermet Muhtar Alus)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü