İçinde ara olan 6 harfli 97 kelime var. İçerisinde ARA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ara olan kelimeler listesine ya da Sonu ara ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARA
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SİGARA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- "İhtiyar diplomat sigara üstüne sigara yakıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Sigarasını, sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Kalın sigarasını sararken onun lafını kesti." (Ömer Seyfettin)
- "Birkaç tane bira çektikten sonra üzerlerine sigarayı tellendirdim mi değme keyfime artık." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnce kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne
- UYARAN
-
-
[sıfat]
Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih
-
Organizmada uyarım yaratan, uyarıcı
- "Kahve, uyaran maddelerden biridir."
-
[isim]
Bir uyarım, bir tepki yaratan herhangi bir güç, uyarıcı
-
[sıfat]
Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih
- TARALI
-
-
[sıfat]
Taranmış
-
[sıfat]
Taranmış
- TARABA
-
-
[isim]
Tahta perde
-
[isim]
Tahta perde
- MASARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- "Adına masara denen ayakyolu gibi taş bir hücreye yatırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Küçük, dar yer veya hücre
- ARASAT
- ...
- SİNARA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Büyük zoka
-
[isim]
Büyük zoka
- ARAZÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan araç
-
[isim]
Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan araç
- GARAİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar
-
[isim]
Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar
- MARABA
-
-
[isim]
Çiftçi
-
Çiftçilikte, toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse, ortakçı, ortak, yarıcı
-
[isim]
Çiftçi
- SARAKA
-
-
[isim]
Alay, istihza
- "Taşralarda ağırbaşlı kitaplar okumaya kalkışan öğrencileri, arkadaşları sarakaya alır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Alay, istihza
- FARAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Diyelim ki, sayalım ki, tutalım ki, varsayalım ki
- "Faraza bendeniz beyefendi, ne ticaret yapabilirim ne memuriyet." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Diyelim ki, sayalım ki, tutalım ki, varsayalım ki
- ARALIK
-
-
[isim]
İki şey arasındaki açıklık, mesafe
- "İki masa arasında bir metre aralık var."
-
Sıra, vakit
- "O aralık açıkgözün biri de ayağımdan çıkan potini almış savuşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uygun, elverişli durum, fırsat
-
Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor
-
Yılın otuz bir gün süren, son ayı, ilk kânun, kânunuevvel
-
Ayakyolu
-
Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas
-
[sıfat]
Yarı açık, tam kapanmamış
-
Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre
-
Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık
-
Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk
- "Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır."
-
Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık
-
[isim]
İki şey arasındaki açıklık, mesafe
- HARAMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hırsız, haydut, eşkıya
- "Olur mu canım, bu kudurmuş, şehirde, bunca haraminin ortasında nasıl yalnız kalır Suat, nasıl bensiz yaşar!" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Hırsız, haydut, eşkıya
- SUPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda okul kitaplarının genel adı
- MATARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculukta ve askerlikte kullanılan, boyna veya bele asılı olarak taşınan, genellikle aba veya deriden yapılmış, metal su kabı
- "Çatlağın ilerisindeki kaynaktan da mataralara su doldurulmuş." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Yolculukta ve askerlikte kullanılan, boyna veya bele asılı olarak taşınan, genellikle aba veya deriden yapılmış, metal su kabı
- ŞARABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kırmızı şarap rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Kırmızı şarap rengi
- HARABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, kalıntı
- "Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı
- "Bu harabenin bir değirmen olduğunu hatırladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, kalıntı
- HARAZA
-
-
[isim]
Kavga, gürültü, karışıklık
- "Yine mi kavga erenler? Yine mi haraza?" (Aka Gündüz)
-
Öfke, sinir
-
[isim]
Kavga, gürültü, karışıklık
- YARALI
-
-
[sıfat]
Yarası olan, yaralanmış (kimse), mecruh
- "Yaralılarımızı develer üstünde götürüyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dertli, üzüntülü
- "Bir yaralı adamdı. Her şeye layık ama layık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Yarası olan, yaralanmış (kimse), mecruh