İçinde ar olan 5 harfli 353 kelime var. İçerisinde AR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ar olan kelimeler listesine ya da Sonu ar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARAKA
-
-
[isim]
İri taneli bezelye
-
[isim]
İri taneli bezelye
- HIZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı
-
[isim]
Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı
- ILGAR
-
-
[isim]
Dizginleri koyuverilmiş atın dörtnala koşması
- "Koşancalı Halil, ılgar ederek İstanbul kapısına kadar geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Atla ansızın yapılan dolu dizgin saldırı
-
[isim]
Dizginleri koyuverilmiş atın dörtnala koşması
- AHCAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşlar
-
[isim]
Taşlar
- BARDA
-
-
[isim]
Dam ustalarının kullandığı, başının bir ucu çember parçası biçiminde eğri, öbür ucu keskin çekiç
-
Fıçıcı keseri
-
[isim]
Dam ustalarının kullandığı, başının bir ucu çember parçası biçiminde eğri, öbür ucu keskin çekiç
- KAROT
- ...
- FARAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan teneke veya plastikten yapılmış kısa saplı bir tür kürek
- "Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan teneke veya plastikten yapılmış kısa saplı bir tür kürek
- İHTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uyarma, dikkat çekme, uyarı
- "Kocası bir hata ederse karısı ihtar etmez mi?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyi birine hatırlatma
-
[isim]
Uyarma, dikkat çekme, uyarı
- HARİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dış, dışarı
- "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yabancı ülke, dışarı
- "On yıl hariçte kalmış."
-
[zarf]
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna
- "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder." (Burhan Felek)
-
[isim]
Dış, dışarı
- İDARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yönetme, yönetim, çekip çevirme
- "Aramızdan biri mesela ev sahibi Kâzım Bey müzakereyi idare etsin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ülke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü
- "Lakin siz, yine sabaha kadar kalacakmışız gibi idare edin mumu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya makam
- "Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanım'ın Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı." (Haldun Taner)
- "Evler ve dükkânların Ahmet'i idare edeceği belli idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kurumun işlerini yürüten kurul
- "Gazete idaresi tarafından zarf kazara açılmış." (Peyami Safa)
- "Bu kumaşı o fiyata veremem; idare etmez."
-
Tutum
- "Bir şeyi idare ile kullanmak."
-
İdare kandili veya lambası
-
Hoş görme, göz yumma
-
Yetinme
- "Bu son hatıralarla sonuna kadar idareye çalışıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yönetme, yönetim, çekip çevirme
- SARIK
-
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- "O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi." (Tarık Buğra)
-
Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- KARUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok zengin kimse
-
[isim]
Çok zengin kimse
- ARŞİV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belgelik
-
[isim]
Belgelik
- MARON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kestane rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Kestane rengi
- KOYAR
-
-
[isim]
İki akarsuyun birleştiği yer
-
[isim]
İki akarsuyun birleştiği yer
- VARİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
- ASTAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
- "Olmayacak nedenlerle yokuşa sürüyorlar adamı, işleri geciktiriyorlar ya da işin astarı yüzünden pahalıya geliyor." (Tahsin Yücel)
-
Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat
- "Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda." (Behçet Necatigil)
-
Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb
-
[isim]
Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
- KARIN
-
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
- "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
- "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Döl yatağı, rahim
- "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
- "Geminin karnı. Şişenin karnı."
-
Mide
- "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
-
İç, gönül, akıl, kafa
- "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
-
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- BİZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş
- "Kendinden bizar, dünyadan, insanlardan, her şeyden bizar, eve döndü." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ayyaşlığımdan, sersemliğimden, aksiliğimden bütün müşterilerim, arkadaşlarım bizar oldular." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş
- BARBA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İhtiyar Rum meyhanecisi
- "Barba, şuradan bize yarım okka rakı doldur." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
İhtiyar Rum meyhanecisi