İçinde akı olan 8 harfli 51 kelime var. İçerisinde AKI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında akı olan kelimeler listesine ya da Sonu akı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKI
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAKINMAK
-
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak
- "Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken rehberim beni otele soktu." (Refik Halit Karay)
-
Muayene olmak
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak
- YAPYAKIN
-
-
[zarf]
Çok yakın
- "Birimizin erişilmez uzaklarda gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Çok yakın
- KINAKINA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç (Cinchona)
-
Bu bitkiden yapılan içecek
- "Kınakına iştah açar."
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç (Cinchona)
- TAKIKLIK
- ...
- AKITMALI
-
-
[sıfat]
Alnında akıtması olan (hayvan)
-
[sıfat]
Alnında akıtması olan (hayvan)
- BAKIŞMAK
-
-
[nsz]
İki veya daha çok kimse birbirine bakmak
- "Ev halkı birbirlerine bakışıyorlar, söyleyecek söz bulamıyorlar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Kaçamak ve gizli olarak birbirine bakmak
- "Eniştemle mürebbiyenin birbirine nasıl bakıştıklarına hiç dikkat ettin mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[nsz]
İki veya daha çok kimse birbirine bakmak
- NAKIŞSIZ
-
-
[sıfat]
Nakşı olmayan
- "Ben bu çevreyi motifsiz, nakışsız, dümdüz getiriyorum göz önüne." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Nakşı olmayan
- ÇAKIŞMAK
-
-
Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak
-
[nsz]
Aynı zaman dilimine denk gelmek
- "İki sınıfın dersleri çakıştı."
-
[nsz]
Söz yarışı etmek
- "Saz şairleri çakışıyor."
-
Doğru, açı, yüzey vb. geometrik biçimler üst üste konulduklarında birbirini bütünüyle örterek eşit olmak
-
Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak
- YAKINLIK
-
-
[isim]
Yakın olma durumu
- "Ayrı ayrı anlıyorum da aralarında ne yakınlık var, çıkaramadım." (Memduh Şevket Esendal)
- "İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı." (Refik Halit Karay)
- "O, Türkiye'de üç yerden yakınlık gördü." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim." (Burhan Felek)
-
Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi
-
[isim]
Yakın olma durumu
- AKILLICA
-
-
[sıfat]
Akla yakın, doğru, makul
- "Akıllıca bir iş."
-
[zarf]
Akla yakın, doğru bir biçimde, akilane
- "Akıllıca konuştu."
-
[sıfat]
Akla yakın, doğru, makul
- FOTOAKIM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoelektrik olayından elde edilen akım
-
[isim]
Fotoelektrik olayından elde edilen akım
- SAKINGAN
-
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
- AKICILIK
-
-
[isim]
Akıcı olma durumu
-
Söz, yazı ve anlatımın akıcı olma özelliği, selaset
-
[isim]
Akıcı olma durumu
- AKINTILI
-
-
[sıfat]
Akıntısı olan
-
Eğik, eğimli, meyilli
-
[sıfat]
Akıntısı olan
- TAKILMAK
-
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- "Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak
- "Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Bekçi çekildi gitti. Fakat çocuğun gözleri pencereye takılıp kalmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Bir yerde bir süre kalmak
- "İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak
- "Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum." (Nezihe Meriç)
-
Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak
- "İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır." (Haldun Taner)
-
Karşı cins ile ilişki kurmayı veya arkadaş olmayı istemek
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- NAKISLIK
- ...
- BAKIMSIZ
-
-
[sıfat]
Özen gösterilmemiş, bakılmamış
- "Kasaba eski zamanlarda kaldırımsız, bakımsızdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Özen gösterilmemiş, bakılmamış
- VAKIFANE
- ...
- KAKILMAK
-
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- "Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek çekilip gidince kız odanın ortasında kakılıp kaldı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- BAKIRKÖY
- ...