İçinde ahi olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde AHİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ahi olan kelimeler listesine ya da Sonu ahi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AHİ
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAHİR
- ...
- VAHİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- "Bir ilham istiyorum bir gün vahye erecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
Bu biçimde bildirilen buyruk
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- SAHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı
- "Bir gün, adanın sahilinde, bir soğan yüklü kayık gelip demirledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı
- NAHİV
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz dizimi
-
[isim]
Söz dizimi
- NAHİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Zayıf, cılız, çelimsiz
- "Elleri çok ince, lades kemiklerinden yapılmış gibi nahif parmaklar..." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Zayıf, cılız, çelimsiz
- BAHİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerinde konuşulan şey, konu
- "Bu bahisleri bırakalım artık." (Peyami Safa)
- "Senden bahis açılmadıkça susmak isterim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu." (Haldun Taner)
- "İki de bir, bahsi tazeleyip bir yandan da etrafı araştırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma
- "Ahmet ile demin bahsiniz geçti, muhakkak bekleriz." (Refik Halit Karay)
-
Bir kitabın bölümlerinden her biri
- "Birinci bahis. Beşinci bahis."
-
[isim]
Üzerinde konuşulan şey, konu
- FAHİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
-
Ahlaka ve törelere uygun olmayan
-
[sıfat]
Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
- KAHİL
- ...
- VAHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- "Siz sağlam bir vücutta mutlaka vahim bir illet bulmak hevesine düşmüşsünüz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- ZAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık, belli
-
[isim]
Dış yüz, görünüş
-
[zarf]
Kuşkusuz, elbette, şüphesiz
- "Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki..." (Sermet Muhtar Alus)
-
[zarf]
Görünüşe göre, anlaşıldığına göre
- "Ben yanlış biliyormuşum zahir."
-
[sıfat]
Açık, belli
- MAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Becerikli, yetenekli
- "Erkek aldatmakta çok mahirsin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Uzman, işini iyi bilen, usta
- "Harp fenninin bütün inceliklerini bilen mahir bir kumandandı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Becerikli, yetenekli
- LAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- "Firavun'un açık lahitlerindeki boğuk yankıları dinledim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Taş veya mermerden oyma mezar
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- VAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir, tek
-
[sıfat]
Bir, tek
- ŞAHİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kartalgillerden, 50-55 cm uzunluğunda, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarda yaşayan yırtıcı bir kuş (Buteo buteo)
-
[isim]
Kartalgillerden, 50-55 cm uzunluğunda, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarda yaşayan yırtıcı bir kuş (Buteo buteo)
- KAHİN
- ...
- RAHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Döl yatağı
- "Benim ta ana rahmine düştüğüm andan beri olan hayatımı güya araştırmışlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Döl yatağı
- ZAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)
- "Bu sualin karşısında, hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)
- RAHİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan din adamı, keşiş
- "Biri bir rahipti; dağınık, birbirine karışmış uzun yağlı saçlarını parmaklarıyla taradı, kalpağının altında topladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan din adamı, keşiş
- BAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Deniz
- "Ben o yârin çölünde kum / Bahrinde su, elinde mum." (Mustafa Seyit Sutüven)
-
Mevlidin bölümlerinden her biri
-
Aruzdaki vezin takımlarından her biri
-
[isim]
Deniz
- İLAHİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
"Bu ne hâl, ne tuhaf" gibi şaşma, sitem bildiren bir söz
- "İlahi Eda abla! Güzele bakmanın sevap olduğunu bilmez misin sen?" (Necati Cumalı)
-
[ünlem]
"Bu ne hâl, ne tuhaf" gibi şaşma, sitem bildiren bir söz