İçinde af olan 4 harfli 20 kelime var. İçerisinde AF bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında af olan kelimeler listesine ya da Sonu af ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAFİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Katıksız, duru, temiz
  2. Net
  3. [zarf] (sa:'fi) Yalnız olarak, yalnız, sadece

KAFE

  1. [isim] İçecek ve hafif yiyeceklerin satıldığı, bazılarında kapı önlerinde oturacak yerlerin bulunduğu ayaküstü yiyecek yerleri

NAFİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yararlı

AFİŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere aşılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası
    • "Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi." (Tarık Buğra)
    • "Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz."
    • "Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir."

KAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan başı, ser
    • "İpini koparmış aylakla, çiçeği burnunda asistan, dejenere mirasyedi ile ağır işçi, burada dirsek dirseğe kafa cilalardı." (Haldun Taner)
    • "Benimle kafa çekmenin onlar için pek keyifli olduğunu sanmıyorum." (Erhan Bener)
    • "Ona birisi kafayı çekmekte olduğunu söyleseydi, kılı bile kıpırdamazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ne gücünü aşan meseleler için çene yormaya, kafa eskitmeye niyeti vardı ne de kendi başarısızlıkları için suçlu aramaya..." (Tarık Buğra)
  2. Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
    • "Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman..." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Saz, söz başlasın, içki ile kafalar iyice dumanlansın, cümbüş tam kıvamını bulsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Ahmet de bize varır varmaz kafayı yere vurdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
  4. Mekanik bir bütünün parçası
    • "Distribütör kafası."
  5. Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek
    • "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
    • "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı." (Yusuf Ziya Ortaç)

YAFA

  1. [isim] Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal

ARAF
...
AFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım
    • "O yıl su baskınları bir afet gibiydi."
  2. Kıran
  3. [sıfat] Çok kötü
    • "Şöhret gibi servetin de afet olduğunu yeni anlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın
    • "Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk

AFAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Afetler

AFİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İffetli (erkek)
    • "Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim." (Memduh Şevket Esendal)

HAFİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gizli, saklı

ŞAFT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil
    • "Çok geçmiyor, şaftın dönmesiyle pervane çalışıyor." (Zeyyat Selimoğlu)

AFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ufuklar
    • "Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var." (Mehmet Akif Ersoy)

AFRA
...
AFİS

  1. [isim] Gümüş balığının küçüğü

SAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bakınız sefa

ZAAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşkünlük, eksiklik, yetersizlik, zayıflık, dayanamama
    • "Kendisine zaafımdan ziyade metanetimi gösterdiğim kadın içeriye girdi." (Peyami Safa)
    • "Öteki, bütün bunları bir zaaf sayarak bu sefer ondan borç almış, ödememiş." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. İrade zayıflığı
    • "Her Havva kızı gibi övünmek onun da zaafıdır." (Haldun Taner)

AFAL

  1. [sıfat] Şaşkın, dağınık, ne yapacağını bilmez
    • "Bir top ağzından henüz fırlamış gibi afal ve dağınıktı." (Falih Rıfkı Atay)

MUAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bağışlanmış, affedilmiş
    • "Askerlikten muaf tutuldu."
  2. Ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış
  3. Özgür, serbest

KAFİ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü