İçinde ac olan 6 harfli 116 kelime var. İçerisinde AC bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ac olan kelimeler listesine ya da Sonu ac ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DANACI
-
-
[isim]
Dana çobanı
-
[isim]
Dana çobanı
- DAVACI
-
-
[isim]
Dava eden kimse, savlayıcı, müddei
- "Davacı yerinde kimseler yok." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Dava eden kimse, savlayıcı, müddei
- PAÇACI
-
-
[isim]
Kasaplık hayvanların ayaklarını satan kimse
-
Paça, işkembe pişirilen dükkân
-
[isim]
Kasaplık hayvanların ayaklarını satan kimse
- DAMACI
-
-
[isim]
Dama oyuncusu
-
[isim]
Dama oyuncusu
- BOYACI
-
-
[isim]
Boya satan kimse
-
Boyama işini, boyacılığı meslek edinen kimse
- "Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Boya satılan dükkân
- "Ben elimde bir gazete ile boyacıda oturuyordum." (Peyami Safa)
-
[isim]
Boya satan kimse
- ACIRGA
-
-
[isim]
Yaban turpu
-
[isim]
Yaban turpu
- OLACAK
-
-
[sıfat]
Olması, yapılması uygun olan
- "Bu olacak iş mi?"
-
[isim]
Olma, gerçekleşme olasılığı bulunan şey
- "Olmuşa değil, olacağa bak!"
-
[isim]
Olmasının önüne geçilemeyen durum
- "İş olacağına varır."
-
[sıfat]
Olması, yapılması uygun olan
- ACINMA
-
-
[isim]
Acınmak işi
-
[isim]
Acınmak işi
- AĞACIK
- ...
- MACERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür
- "Türk şiirinin ve Türk musikisinin bir gurbet macerası olduğunu bilirdim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Olmayacakmış gibi görünen iş
-
[isim]
Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür
- FACTOR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bakınız alacaklandırıcı
-
[isim]
Bakınız alacaklandırıcı
- UFACIK
-
-
[sıfat]
Çok ufak, küçücük
- "Ufacık, minyatür bir yüzü, aynı ufaklıkta vücudu vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Çok ufak, küçücük
- ACIRAK
-
-
[sıfat]
Az acı, acımtırak
-
[sıfat]
Az acı, acımtırak
- ACISIZ
-
-
[sıfat]
Tadı acı olmayan
-
Ağrı, sızı duyulmayan
- "Acısız doğum."
-
Üzüntüsü, sıkıntısı olmayan, kedersiz
- "Acısız bir yaşam."
-
[sıfat]
Tadı acı olmayan
- ACIMAK
-
-
[nsz]
Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak
- "Yağ acıdı."
-
[nsz]
Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak
- ADACIK
-
-
[isim]
Küçük ada
-
[isim]
Küçük ada
- ECZACI
-
-
[isim]
Eczacılık fakültelerinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse
- "Eczacının söylediğinden anlıyorum, avuç avuç ağrı kesici alıyor." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Eczacılık fakültelerinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse
- PARACI
-
-
[isim]
Parayı seven kimse
-
[isim]
Parayı seven kimse
- HAVACI
-
-
[sıfat]
Hava kuvvetlerine bağlı (subay, astsubay veya er)
- "Romanımızı Türk havacılarına armağan edeceğiz." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Hava kuvvetlerine bağlı (subay, astsubay veya er)
- İCRACI
-
-
[isim]
Bir buyruğu yerine getiren kimse
- "Onları kendi icracıları gibi kullanmak istemişlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
İcranın verdiği kararları uygulayan görevli
-
Bir konserde bir eseri çalan veya söyleyen kimse
-
[isim]
Bir buyruğu yerine getiren kimse