İçinde ab olan 6 harfli 85 kelime var. İçerisinde AB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ab olan kelimeler listesine ya da Sonu ab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MABUDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok tanrılı dinlerde kendisine tapınılan dişi tanrı, tanrıça, ilahe
-
Tapınırcasına sevilen kadın, sevgili
-
[isim]
Çok tanrılı dinlerde kendisine tapınılan dişi tanrı, tanrıça, ilahe
- GIYABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir kimse bulunmadığı sırada yapılan, verilen
- "Gıyabi hüküm."
-
Uzaktan, görüşmeden olan
- "Birbirine benzer yaşayanlar arasındaki gıyabi dostluk alakasını içimizde taşıyoruz." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Bir kimse bulunmadığı sırada yapılan, verilen
- BABALI
-
-
[sıfat]
Babası olan
-
[sıfat]
Babası olan
- RABITA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağlayan şey, bağ
- "Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İki şeyi birbirine bağlayan ip
-
İlgi, ilişki
- "Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor, bu his beni tamamıyla değiştirdi, bambaşka bir insan yaptı." (Peyami Safa)
-
Birbirini tutma, tutarlık
-
Düzen, sıra
-
Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü
-
Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması
-
[isim]
Bağlayan şey, bağ
- HESABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hesabını iyi bilen, eli sıkı, hesaplı
-
[sıfat]
Hesabını iyi bilen, eli sıkı, hesaplı
- KABİNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakanlar Kurulu, hükûmet
-
Hekim muayenehanesi
- "Rengi doktor kabinelerinin kapılarındaki cilalı siyah levhalar gibi parlıyor." (Aka Gündüz)
-
Kabin
- "Bir kabineye girip soyundum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hela
-
[isim]
Bakanlar Kurulu, hükûmet
- SABIKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
-
Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç
- "Üstelik sabıkası olduğu için iş bulması daha da güçtür." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
- ABLUKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kuşatma
-
[isim]
Kuşatma
- ABORDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması
- "Gemi rıhtıma aborda etmişti."
-
[isim]
Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması
- SABAHA
-
-
[zarf]
Yarın sabah
-
[zarf]
Yarın sabah
- KABARE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri
-
Meyhane
-
[isim]
Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri
- GRABEN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Çöküntü hendeği
-
[isim]
Çöküntü hendeği
- TABELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha
- "Birinci kata çıkıyorum, tabelalara bakıyorum, aradığımı bulamıyorum." (Refik Halit Karay)
-
Hastane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge
-
Hastanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt
-
[isim]
Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha
- HİTABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söylev
- "Doktor Hikmet'e yönelmiş olmakla beraber sözleri artık umumi bir hitabe şeklini alıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Söylev
- KABACA
-
-
[sıfat]
İrice, büyükçe
-
[zarf]
Kaba bir biçimde
- "Kendisini de pek kabaca kovan adamı gördü." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[zarf]
Yaklaşık olarak
-
[sıfat]
İrice, büyükçe
- KABANA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle otelin ana binasının dışında, plaj veya havuz kıyısında bir oda
-
[isim]
Genellikle otelin ana binasının dışında, plaj veya havuz kıyısında bir oda
- LAVABO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya
- "Lavabonun kırık aynasında saçlarını taradı." (Haldun Taner)
-
Ayakyolu, hela, yüznumara, tuvalet
-
Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer
-
[isim]
Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya
- MESABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
- ABSÜRT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Saçma
- "Şam'daki caminin Ayasofya ile boy ölçüşebileceğini düşünmek bile absürt olur." (Aydın Boysan)
-
[sıfat]
Saçma
- SABURA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi safrası
-
[isim]
Gemi safrası